Deneme
Tolstoy ve Abduh’un Mektupları: Tek Tanrı’nın Özgür Kulları – Bülent Şahin Erdeğer
'İtiraflarım' adlı eseriyle sekülerizm ve kurumsal Hıristiyanlıktan uzaklaşmasını özetleyen Tolstoy, Ortodoks Kilisesi başta olmak üzere tüm kurumsal Hristiyanlığı bir yozlaşma olarak görmüştür. Teslis başta olmak üzere pek çok Kilise dogmasını reddederek Tek Tanrıcı, paylaşımcı puriten sade bir yaşamı savunan Tolstoy din adamları sınıfının sınıflı toplumu ayakta tuttuğunu düşünür.Van, Diyarbakır, Mardin: Oligarşi Pastasına Ortak İstemiyor! – Numan Bey
"Devlet iktidarı AKP ile başlayan vesayeti kırma sürecinden AKP ile başlayan Totaliterleşme sürecinde yol alıyor. Rasyonel olur(!) düşüncesine sahip olduğumuz devlet aklı irrasyonel görünen görünüm arz ediyor. Onun irrasyonel totaliter duruşunda olası rasyonel tavrın belki de biz farkında değiliz ama herhalükarda onun rasyonel duruşu dahi bize yani en alttakilere zulüm ...Minima Moralia – Adorno – ve “Yanlış Yaşam Doğru Yaşanmaz” Hakkında – Alişan Şahin
ürkçeye aynen yukarıdaki şekilde çevrilmiş olan deyiş, Adorno’nun “Minima Moralia” adlı çalışmasının bir yerinde geçmekle beraber aslında kitabın özeti gibidir. Türkçeleştirilmiş bu ifade biçimi bu deyişi tam olarak ifade etmemekte ve anlamı açmak için biraz çaba gerekmektedir. Bu çabayı kendimizce sarfetmeden evvel kendisinden sonra gelen çalışmalara ilham kaynağı da olan ...İntiharın Apolojisi ve Philipp Mainländer’in Hiç’i (Empatik Bir Yorum) – H. İbrahim Türkdoğan
Varlık ve Hiç sorunsalı karşısında her filozof ve her düşünür nihilizmle hesaplaşmak durumundadır, kaçınılmaz bir durumdur bu. Bütün dinler ve mitolojiler, bütün düşünce akımları, bütün kuramlar nihilizmle karşı karşıyadırlar.Biricik ve Biricik: Ustam ile Bir Konuşma – H. İbrahim Türkdoğan
Hiç, Herşeyin yok-hâlidir.Bokun Sosyolojisi – H. İbrahim Türkdoğan
“Augustinus: “Dışkı ile idrar arasında doğarız.”[2] Böylece yaşamımız boyunca kendi excretalarımızla (ifrazatlarımızla) bir mücadeleye gireriz. Excretalar kültürel anlayışımızı, duruşumuzu, kişiliğimizi, toplumsal yaşayış tarzımızı, bireysel üslubumuzu, sağlık ve güzellik anlayışımızı, dürüstlük ve sahi olma hallerimizi, mizah ve sanatsal yaratımımızı etkiler ve biçimlendirir.”Max Scheler, Martin Heidegger ve Hiç – H. İbrahim Türkdoğan
Max Scheler (1874-1928), insanın düşüşten kurtuluşunu birincisi dogmayla ikincisi tinle aşılabileceğini ileri sürer. Şöyle der: hiççiliğin aşılması aşamasında tanrılar yaratılır. Scheler, tanrıların karşısına tini çıkarır. Ama tine inanmaz, tinle insanlaşmayı benimser. İnsanlaşma tinin kuracağı yüceltmeyle (Sublimierung) olur:Bacchus (Baküs) Caravaggio’da Tanrı İmgesi ve Gerçeklik İkonografik Çözümlemeli Bir Anlatım
“Vücudunun bir kısmı beyaz kumaşlarla örtülmüş, önünde bir meyve sepeti, başında meyve dallarından bir çelenk bulunur. Şarap içen genç bir erkek figürüdür. Yerdeki şişenin içindeki şarap detayı oldukça reel bir görünüm kazanmıştır. Zeminin bize yakınlığı bizi resmin içine çekmektedir. Arkada karanlık bir plan, önde beyaz vücutlu yarı giyinik estetik bir ...HİÇ’i Düşünürken – H. İbrahim Türkdoğan
“Dünyaya giriş, dünyadan çıkışı haber eder. Başlangıç, sonun habercisidir. Hiç, hem başlangıç hem de sondur, ikisini birbirine bağlayansa Varolmak’tır. Var olmanın putları Varlık’ın örtüsüdür. Man örtüdür. Dünyaya giriş ücretsizdir. Çünkü Varlıktır. Varlık, kendindedir: Varlık Hiç’tir. “Hiç ve Kendilik ya da Hiç ile Yolda iken – H. İbrahim Türkdoğan
“İçine atıldığım şu alçak sonluluk’a karşı başımı her gün yeniden kaldırmak zorundayım. Hâyâllerimle gerçeklerimin nasıl çarpıştıklarını ben, yalnız ve biricik ben, görmek zorundayım. Ben kendimin tek şahidiyim.”Nietzsche, Stirner’in Plagiyatörü mü? (2) – H. İbrahim Türkdoğan
“Ancak İnam, metnimde incelediğim plagiyatör (Nietzsche’nin Stirner’den intihal ettiği, Stirner’i okuduğu ancak elinden geldiğince bunu gizlediği) iddiasını ve E. V. Hartmann, Mauthner, Safranski ve diğerlerinin bu konudaki yaklaşımlarını ciddiye alıp araştırması ve yorumlaması gerekirken, Nietzsche’ye laf kondurmamak adına böyle bir araştırmaya girmekten ne yazık ki kaçınıyor.”Nietzsche, Stirner’in “Plagiyatör”ü mü? (1) – H. İbrahim Türkdoğan
“Nietzsche’nin Stirner’i okumuş olduğu, ancak bunu gizli tuttuğu ve Stirner’den aşırdığı iddia edilmiştir. Dünyaca ünlenen ve sevilen Nietzsche, az tanınan ve az sevilen Stirner’in başyapıtını gerçekten okumuş ve bunu gizlemiş miydi? Nietzsche, eserlerinde bir kez olsun Stirner’in adını anmaz. Ancak Stirner’i okuduğuna ve ondan aşırdığına dair ilginç kaynaklar var”Hemen Yanımızda Olan Tarih Bize Ne Söyler: İstanbul’da Bir Zindan – Nurşin Altunay
“Bu kulenin alt katında Baba Cafer Türbesi bulunuyor. Kuleye de çok uzun zamandır Baba Cafer Kulesi deniyor. Baba Cafer, Hz. Hüseyin’in soyundan gelen, Bizans’a elçi olarak gönderilen, Bizans imparatoruna Müslümanların ve Hristiyanların arasındaki sokak çatışmalarında öldürülen Müslümanların cenazeleri sokakta bırakılıyor, diye sitem eden”Bir Askerlik Anısı ve “Deliler” Mangası – Efrasiyab
“İşlediği cinayetten sonra altı yıl cezaevinde yatmış bi Veysel vardı. Son iki yılını tek kişilik hücrede geçirmiș. Bir gece olsun uyuduğunu görmedim. Yatağın ortasında karanlıkta otururdu öylece… Niye uyumuyorsun, derdim. Gitmiyor, derdi, öldürdüğüm adam. Neden öldürdün? Kız meselesi. Kız nerde? Başkasıyla evlendi. Peki, sen ne zaman uyuyacaksın? Adam gidince…”Eigner (Kendi-olan) – H. İbrahim Türkdoğan
Kendi-olan nedir, kimdir sorusuna verebileceğim kısa ve öz yanıt:Milli ya da Genel İrade İllüzyonu ve Bu İllüzyonun İfşasına Dair – Numan Bey
“Birey kendi elinde olan yetkisi ve yetkinliğini – özellik, özgüllük ve kendi için olma, ne ise o olma – bir başkasına, kişiye, topluluğa devredemez. Devreder görünen şey aslında bir anlık bir yanılsamadır. Devletler ve siyasal gruplar işte bu yanılsama üzerinden varlık – devlete, soyut ve soysuz canavar der Nietzsche – ...Kırk Katır mı, Kırk Satır mı – Numan Bey
“Endişeli modernler” ülkeyi terk etmek için Avrupa’ya seferler düzenliyorlar. Bu referandumdan sonra diktatörlüğün geleceğini öngörüyorlar.Başlamadan Biten Devrim, Sürgün ve Felsefeciler Gemisi (1922 Rusya) – Alişan Şahin
enin’in tüm yetkinin partide toplanması anlamına gelen “Demokratik Merkeziyetçilik” ilkesi sosyalizm adıyla teorize edilmeye çalışılmış başka bir diktatörlüğün adıydı.Tüketim Toplumunda Güzel Olmak – Nurşin Altunay
eçenlerde sadece kişisel bakım ürünleri satan bir markete gittiğimde ve orada uzunca vakit geçirdiğimde şaşkınlık içinde kaldım. Orada uzun vakit geçirince ayrıntıları görebiliyor insan. Ürün çeşitliliği göz kamaştırıyor. Bir kadın olmama rağmen gözlerime inanamadım. Koskoca bir market ve o markette satılan hiç bir şey insan yaşamı için zaruri değil. Bu ...Lacivert Başörtülü Fakülte Arkadaşı – Nurşin Altunay
Doksanlı yılların sonunda üniversitede öğrenciydim. Okuduğum sınıfta imam hatip lisesi mezunu iki öğrenci vardı. Biri erkekti. Konuşmayı çok sever, hep haklı çıkmak ister ve karşısındakini anlamak için pek çaba harcamazdı.İnsan-ı Kamil ve Bugün – Umut Saygı
Hz.Muhammed bir ferd olmaktan ziyade bir ruhun ve duruşun sembolüydü.Hiçbir Şey Olmak: Ben – Umut Saygı
ok şükür kayda değer bir başarım olmadı hayatta; hayatta kalmayı başarabilmek dıșında. Hatayla bașarabildiğim üç-beș șey de izaha muhtaç muğlak șeylerdi. Ne bir kameraya el salladım, ne bir kitap yazdım, ne de bir müzik aleti çalabiliyorum. Hiçbir șeyin markasını bilmem. Capri’yi yıllarca taze meyve suyu sandım mesela.Sırf kariyerime engel olmasın ...Lacan’ın Ayna Evresi ve İbn Arabi’nin Ayna Metaforu Üzerine Bir Karşılaştırma – Umut Saygi
ususu’l Hikem’de geçen “suretteki benzerlik, ilişkinin en büyüğü, en yücesi ve en yetkinidir; çünkü suret çifttir (iki olmanın nedenidir) başka bir ifadeyle suret, Hakkın varlığını çift yapmıştır. Nitekim kadında varlığıyla erkeği iki yapmış ve onu çifte dönüştürmüştür. Böylece üç ( şey ) ortaya çıkmıştır: Hak, erkek ve kadın.” Bu paragraf ...Aşkınıza Talibim – Ebru Özuslu
Aşkın ırzına geçildiği, ruhların becerildiği, romantizmin hastalık, kalp insanlarının aptal görüldüğü bu dünyada damla damla tükenirken, tükenişi kaleme alma ihtiyacı hiçbir zaman sonra ermeyecek.“ben herkese varım/ başka türlü olmuyor inanmayın”*
Eskisinden çok çok daha öfkeliyim ama benliğimi öfkemden güçlü kılmak için de sarfettiğim çabalar karşılık bulmuş olmalı ki o öfkenin sırtında iyi bir binici olmak konusunda da fena sayılmam. İç yolculuğun senin biraderlerinin bana kurmuş olduğu tuzaklardan biri olduğunu da çok erken farkettiysem de o kayboluştan dönmek hayli zamanımı aldı. ...“Yükselen İsyanın Barometresi” : Burhan Şayli – Ufuk Özcan
Deli-divane derecesinde, hakiki bir aşık adam olduğunu da eklemem lazım. Belki de maşuk bezdirecek derecede tutkulu. Bana, sevdiği kadınlara karşı hissettiklerine dair masumane birkaç sözle anlattıkları, “hadi canım, bu kadarı da fazla mübalağalı” dedirtir cinstendir. Bu yarı-masalsı tutkusunun kendisine ödettiği bedel yüzünden acı çektiğini, derin ruhsal girdap hallerine düştüğünü tahmin ...Var Olmayan Anarşist Şövalye (Rıfat Saltoğlu’na Yanıt) – Barış Soydan
Ali Kürek, Türkiye tarihinin ilk anarşist dergileri Kara (1986-1987) ve Efendisiz (1988-1989) ile bu yayınların öncülü olan Sokak Yayınları’nın önemli aktörlerinden biriydi. Bu dönemde “Ali Kürek” imzasıyla (ve başka imzalarla) hayli etkili bir dizi yazı kaleme almış bir yazarın varlığı yadsınamaz.Türkiye’de “Anarşist Aydın” Olmak – Rıfat Saltoğlu
Soydan’ın kitabına bakarsak Reha Çamuroğlu’yla bir görüşme yapılmamış gibi görünüyor. Oysa yapılmış! “Ali Kürek”le yapılan röportaj ona ait. Bu yolla Soydan aydınlatırken karartıyor, gizem üretiyor. Kitabın yol açtığı yanlış anlamaları, biraz nostalji olsun diye Kara Bildirge’nin (Bkz. Soydan 2013: 75-78) tarzına öykünerek sıralayalım:Anarşistler, Eş Seçimi ve Diğer Karışık Mevzular – Kıvanç Erdem
narşistlerin kafa karıştıran meselelerinden biride eş seçimi durumlarıdır. Dışarıdan ön yargıların dışında da kendi içlerinde de ihtilafa neden olan konu evrimsel “eş seçilimi” tanımı ile de karışarak olmadık kafa karışıklıklarına, münakaşalara ve yine aynı eş seçilim kanunları ile güç ve sahiplik temelli kavgalara kadar yürümektedir. Yeterli açıklama yapılmaz ve üzerinde ...Dünyayı Ele Geçirmek İsteyen Kötü Çocuklar İçin Taslak – Kıvanç Erdem
Sadece bedenleri değil, ruhları da istiyorum!Susuz Yaz – Kıvanç Erdem
skilerden hatırladığım, argo lügatımda yeri çok ayrı olan ama sonra sonra anladım ki dilimden işime pek taşıyamadığım bir deyim vardır; “Apollo’yla durgun kalmak”Iron Maiden – Kıvanç Erdem
muyorum ki seçimlerden sonra kalabalıklar haklı çıkacak ben de şimdi yazacağım gibi daha öncede sözlü ve yazılı savunduğum tüm “yalan-yanlış” iddialarımı utanarak düşünmek üzere sesimi kesip çekileceğim.Onurlu Bir Yaşam İçin – Mehmet Lütfü Özdemir
“Hiçbir şey ummuyorum, hiçbir şeyden korkmuyorum, çünkü özgürüm. “ – Nikos Kazancakis’in mezar taşından.Soylu Ruhlar: Ben ve Benle Savaşta Ben – Alişan Şahin
Benden başlayıp bize varacak yol o kadar uzak ki biz olabilmenin mücadelesi bir kaç dünya savaşının benlerde oluşturduğu tahribatın misli kadar tahrip edicidir.Proudhon mu Behlül Dânâ mı?! – Reşit Güngör Kalkan
Anarşizm modern topluma bir şeyler söyleyedursun Bağdat’ın binlerce yıllık sözü Behlül Dânâ ile kulaklarda.Bize Demokrasi Vermeyecektiniz Olm – Abdullah Kibritçi
“Bir oy… sadece bir oy… küçücük bi oy… oy ver… oy ver… deyip kafamızı şişirdiniz. İyi bok yediniz. Beğendiniz mi şimdi? Gidip oyumuzu yine o adama verdik. Başka ne bekliyordunuz lan bizden, makarna yemekten boyu kısa kalmış bu halk yığınından ne bekliyordunuz -öyle diyordu dimi şu küpesini çıkartarak kamufle olmaya ...Bozulama – Mehmet İşten
“Basit sesler, doğal olarak gırtlaktan çıkar, ağız doğal olarak az çok açıktır; ama sesleri eklemlemeyi sağlayan dilin ve damağın değişiklikleri dikkat ve alıştırma ister; bunlar istemeden yapılamaz, bütün çocukların bunları öğrenmeleri gerekir, birçoğu da kolayca öğrenemez bunu. Çığlıklar ise basit seslerden oluşur.” –J. J. Rousseau-Topal Kuşlar – Remzi Gürkan
-Anne bak, kral çıplak! -Yavrum, mesele kralın çıplak olması değil; kral olması. Akılla ahlakın bütünüyle birbirinden ayrıldığı ve birbirini karşısına aldığı trajik bir çağda yaşıyoruz, endüstriyel kültürün vicdanı olmaktan hayli memnun görünen solun ucuz yaveleri Marks’ın sözünü ettiği afyon muamelesi görüyor; her topluma lâzımlar: “Irkçılık almış başını gidiyor, bir şeyler ...Ben Gurbette Değilim, Gurbet Benim İçimde – Mehmet İşten
“gurbet o kadar acı ki ne varsa içimde hepsi bana yabancı hepsi başka biçimde” –Kemalettin Kamu–Akıl, Skolastik ve Eleştirel Akıl Üzerine (Tartışma)
Bir dönemler Anarşist Doğu Araştırmaları Merkezi adını verdiğimiz fakat daha ardı arkası gelmeyen toplantının ilk ve son toplantısını 03 Ocak 2014 tarihinde yapmıştık. Akıl konusunun ele alındığı toplantıda Doğu ve Batı’da aklın yeri ve ifade ettiği anlam tartışıldı. 1,5 saat süren toplantıda konuşulanların özeti aşağıdaki gibidir.Minyeli Abdullah’tan Konyalı Ahmet’e – Levent Orhan
Hiçbir yardım talebinde bulunmadıkları halde, Batı ordularınca “özgürleştirilirken”, yanlışlıkla öldürülen üç milyonu aşkın Iraklı’dan daha fazla Mısırlı, günlerdir ya evlerinde ya da sokaklara dökülmüş, özgürlükleri için canları pahasına haykırmaktalar: Yeter!Bir Anarşisti Yüz Metrede Nasıl Tanırsınız? – Kıvanç Erdem
öyle kolay sorularla bir konu elde etmek gibisi var mı? Kendinizi düşünün, yazamamaktan şikâyetçi arkadaşlarımın çoğunda da, arzu edipte yazamadığım zamanlar kendimde de hep aynı sıkıntıyı gördüm; işe zor sorular ile başlamak…28 Şubat Halvetim ve Gezgin Coşagelişim – Kıvanç Erdem
[BİR ÖZ YAŞAM SEYR-Ü SEFERİ… GÖREN GÖZÜN RAHATSIZLIĞININ DİLE GELİŞİ]Bir Çadır Lazım Olmuştu da! – Mehmet İşten
T “Türklerin evren tasavvuru ile yaşayışları arasında doğrudan bir ilgi vardır. Mesela, Türklere göre” gök” yeryüzünün üstüne gerilmiş bir çadırdı. Çadırın ayakta durmasını sağlayan da Demirkazık’tı. Gerçekten de bütün diğer gök cisimleri yer değiştirirken Demirkazık, Dünya’nın ekseniyle aynı doğrultuda olduğundan gökyüzünde hareketsiz gibidir.”Tiyatrodan Çıkış: Hiç Tarzı Siyaset – Levent Orhan
31 Mayıs sabahı dozerleri, jopları, biber gazlarıyla Gezi Parkı için direnen bir avuç insanı ezmek isterken yanlışlıkla yüz yıllık Türk Demokrasi Tiyatrosu’nu da başımıza yıktı siyasal iktidar. Sahne çöktü, dekor tutuştu, ard arda devriliyor köhne sütunlar.Kurdish Kangal – Mehmet İşten
Belgesellerde bir kaplanın ceylanı parçaladığını gören bazı canım insan, gözlerini elleriyle kapatıp “iii….vahşet, cani” vb. ünlemler çıkarır; oysa aynı kaplan avıyla işini bitirir bitirmez saatte 100 km.yi aşan bir hızla koşacak ve günlerdir aç bekleyen yavrularını emzirecektir.Türkler ve Şehir – Mehmet İşten
Türkler göçebe bir yaşam sürüyorlardı, binlerce yıl devam etti bu. Daha sonra önce Uygurlar Çin etkisiyle, Batıya giden Oğuzlar da Arap etkisiyle yerleşik yaşama geçmeye başladılar… Yüzlerce yıl devam etti bu yaşam tarzı değişikliği. “Oğuz ili, köçip, çeküp yürümedik yol bar mı? Üyün (evin) tutup, oturmadık yer bar mı” atasözünün ...Ölüm Üzre Bir Deneme – Alişan Şahin
Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde; Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.