Edebiyat
Öykü, Şiir ve Edebi inceleme makaleleri içindir
Tristan Tzara ve Dada Manifestosu
"Hiçbir anlam taşımayan bir sözcük için zaman harcamak boş geliyorsa, nafile ise... Kafalarda dolaşan ilk düşünce, bakteriyolojik düzeydedir: O sözcüğün etimolojik, tarihsel ya da en azından psikolojik kaynağına inmek. Gazetelerden öğrendiğimize göre, Kru zencileri, kutsal bir ineğin kuyruğuna DADA diyorlarmış. İtalya'nın bir yöresinde, küp ve anne, aynı sözcükle karşılanıyor: DADA. ...Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gök Kubbemiz (Tüm Şiirler)
Kendi Gök Kubbemiz’deki Tüm Şiirler“aykırı bebeğe ninni” ve “alnımda güneş olsa” (Şiir) Ahmet Ateş
aykırı bebeğe ninni büyüdün eskil budun ninnileriyle bebekçe yaşatmadılar seni ayrılık, tutukevi, kaçak diye diye donuk bir ışıksızlıktı ölüm kulağına ağıtlarla fısıldanan ninnilerde yaşdaşların sevgili dizlerinde ılık yeller, büyülü sözcüklerle büyürken senin payın aykırıydı bebeğim şimdiden gülemezsin sevdiklerine yoksul geleneklerin sınırlanmışlığında emsizlikler emdin, ağıtlar dinledin büyüdün sorgulanamazlığında yaşamın sevincin sığmazken ...“iz” ve “vurgunların eşiğinde” – Ahmet Ateş (Şiir)
" ... Bakışımın iziydi yüzünde yersarsıntıları koparan depremler, depreşmeler çaresiz bakışımın izi dilim mühürlü boynumda bir dervişin armağanı minik bir teslimtaşı dudaklarımda aynı iz. ... "Dökülenleri Topluyorum – Siren Kaya
"Yaza geliyoruz, uzun günlere güneşin doğuşu batışı, işim gücüm. Onlar bana içlerini dökmüşler önüm kırık dökük olmuş..."“Özlemek ne”,”sevda ile”,”kandil”,”gözlerinden başka” – Ahmet Ateş (Şiir)
Özlemek ne Karşıda Akdağlar zaman kuşluk eriyip de tadını vermeyen bir şeker gibi güneş bu nisanda. Sen gayet suskunsun bağdaş kurmuşsun dayanmış alnın namludan tutan ellerin bileklerine uzaktan gören de seni kurtuluşu düşünür beller oysa bu güneşte aklında fikrinde sıladaki üzüntülü dokunsal ağlayacak bir yavuklu. Eylül 1987 sevda ...“kayıp ilamı”,”açık bir günde”,”kızıl gül ağıdı” ve “senden kalan” – Ahmet Ateş (Şiir)
"nereye kaçabilirim düşüncelerim denizin kıpırtısız yıldızlı kalabalıklar altında bütün böceklerin ezgileriyle dolan bu sahilde. Uzanmak kıyıya surat asmak sevdiğime çay, sigara hatta en iyisi şarabın boşuna."“yüzüne ölüm mü yakışır” ve “hüznüm kurtaracak beni” – Ahmet Ateş (Şiir)
Ölüm bugün ve her gün yanımızda ve yanıbaşımızda. Kimseye yakıştıramadık hele dostlara ve mazlumlara hiç. "... Haklısın, taş kesildim güneşsiz kaldı suçlarım, eksikliklerim, yanlışlarım soruların bir çocuk sorusu yanıt verdi vadiler, tepeler coştu Fırat, Munzur da bir ölü eviydi ağzımız bizim ..."“Konuşamayan” ve “Zaman ve Sessizlik” – Siren Kaya (Şiir)
Konuşamayan Susmuş olan adına konuşamam İnleyebilir, hırlayabilir, iç çekebilirim. tutmak, bekletmek, yasaklamak, esirgemek, gizlemek, kapatmak Simsiyah nefesiyle ısıttığı kelimeleri Öpüşür gibi dilime bırakır Yutarım 31 Mayıs 2020 Zaman ve Sessizlik Zaman içini çekerek bu sessizlikten hoşlanmadığını söyledi. Sağırdı o yüzden hareketin gürültüsünü, bağırtısını, yırtılmasını, çizilmesini görmek istiyordu. Zamanın nefesi kokuyordu, ...“yamaçlara koyun bizi” ve “bir kentin sessizliği” – Ahmet Ateş (Şiir)
"... Pazarların sakin sabahlarında tanıdım bu kenti bir sokak, yel ipildese duyulur ne bir ayak sesi, ne telaşı insanların bahçe duvarlarından ötede her şey sabahın yavaşlığı sabah gazetelerine umarsız bakan yüzlerde içeriden yeni çıkmış birinin yatak keyfinde ..."“Hiçbir Yerde” ve “Güneşli Uykular” – Siren Kaya
"... Erimiş renkli plastik oyuncaklar gibiydik Haliyle ne susabildik ne konuşabildik Yanmış dudaklarımızla üfleye üfleye mırıldandık ne kalmıştık ne gitmiştik ne varmıştık ne yokmuştuk "savaş, çocuklar ve sen – Ahmet Ateş (Şiir)
"Gizlenmişsiniz kayaların arasında bir yere bayram yeri değil gökyüzü uzaktaki kentin üstünde kara bulutlar uçaklar, iz bırakan uçaksavar mermileri, uçak kovalayan Sam füzeleri çabuk, çevik, hızlı bir kargaşa pike,yük boşalt, yiğnileş ve hemen yüksel korktun mu insan yok eden teknolojinin insan yiyiciliğinden yiğitlik değil, erdem hiç değil öfkeyle koşmak ölüme sonra bir kaya kovuğundan gökteki kapışmayı izlemek zorunda kalış sıfatsız, ...Kayıp Odası – Siren Kaya
"Size verdiğim sözcükler, her birinize. Bir yüze çarpıp dağılanlar, ansızın anımsatanlar, bir şeye dönüşmeyenler. Almadıklarınız. Bana verdiğiniz sözler…Başka bir gün… Özlenmiş gibi gelen… aynı günlerin arkasından… Sonsuza dek sürecek… "kahır – Ahmet Ateş (Şiir)
"ah ne de çabuk unutulursunuz zindanda, dağlarda, ölümlerde her akşamla gelen kahır kimi sevindirebilir geceler boyu su şırıltısı, çakal ulumaları ayağının ucundan bir ürküyle kalkan keklik öbeği yüreciğin boynunda şahdamarında atarken soluksuz kalırsın buz keser ellerin yine de bir dinlenme yerine bir kuytuya varmanın dinginliği avuç içinde iki elin çukuruna alınarak içilen sigara gecede bir ateş topu bir portakal güneyde bir ...“adam ve gece” ve “kısıktır sesimiz ey yaşam” – Ahmet Ateş
"Anladık, yürek atışlarının lokomotiflerle yarışını yorgun değirmenlere su yetiştiren arklarını yaşamın. Şimdi içimde bir başkent oldukça büyük bir alan iğne atsam yere düşmez göğe dönmüş gırtlaklardan kopup yayılan en güzel öfke şarkılarıdır marşlar güneşi avuçlar gibi yüreğimi yakan."beni bekleyen ben – Siren Kaya (Şiir)
"Onun gözünden kendime baktım, Japonsu bir güzellik gördüm. Kendimi dudaklarımdan ve göğüslerimden öptüm. Konuştum. Sarıldım. Sordum. Bana acıyor musun diye. Hayır sen çok değerlisin dedi. Beni öptü. E İnciyi beğenmemiş gibiydim. Kolye mi yapsam diye düşündüm."“sevgi ve şiir üzerine bir tartışma” ve “her gün giyinirken” – Ahmet Ateş (Şiir)
"Dağların armağanı dizlerimde bu yün çorap senden okşarım askıdaki gömleği gülüşün gülüşün dolmuş desenlerine. Tespihim sahibin nerde şimdi? Ya çakmağıma değen el kısacık saçlarında mı şimdi? Ateşin ateşiniz vurmuş gözlerime"bizim bilmediğimiz bir yerde – Siren Kaya (Şiir)
Temmuz 2008. Bugüne bir şey bulamadım verecek alıp koynuna koysun ve gitsin. Sözcükler sanki bulanık suların üzerinde gezinen, ıslak ve üzerindeki mürekkepleri akmış, yazıları silinmiş anlamsız kağıtlara benziyor. Bu suda erimekte olan batacak sözcükler birazdan zemin üzerinde sürüklenecek sonra birkaç kuğu gelip gagaları ile onlara dokunacak. Ben bu işyerinin gece ...“bir direniştir yalnızlığa sevgi” ve “göç yollarında” –Ahmet Ateş (Şiir)
bir direniştir yalnızlığa sevgi Yürümüşsen diz boyu karda korku yoldaş olmuşsa fırtınalarda bir dağ evi, açılan kapı ocakta meşe ve fokurdayan çaydanlık iner yüreğinin dağlarından asi bir sevgi. Uzun yürüyüşler sonu sevdiceğinden uzak bilenmişse öfken çekilip sırtını dayama kayalara gözlerin derin vadilerdeyken bir sevda tüyü bir diken konar en pamuk ...en temiz renk – siren kaya
Siren Kaya şiiri, bir diğeri“katlanılacak çaresiz” ve “söz” Şiiri – Ahmet Ateş
Ahmet Ateş 'in Şiirlerinden İki tanesi. Devamı da gelecekgöçelim – Siren Kaya
17 Ocak 200317 Ocak 2003 göçelim Hep beraber göçelim. Yollarda doğuralım yollarda ölelim. Dünyanın etrafında dönelim. Birlikte göçelim. 360 kez dünyanın etrafında deliler gibi dönelim. Sonra neredeyse orada duralım. Başımız dönmüş olsun. Rivayetin aksine kalabalık bir başlangıç yapalım. Yavaş yavaş azalalım. Belki düzeltiriz, belki dünyayı sarhoş eder, ona yaptıklarımızı unuttururuz. ...Kökler Kuramının Değeri ve Benim Gündelik Yaşamım – Ahmet Ateş
"Anlatıyor olduğum bu öykü benim doğrudan yaşadıklarımın öyküsü değil. Dolaylı, ama öyle bir dolayım ki etkilerini düşündüğümde doğrudan yaşantı ne, dolaylı yaşantı, belirleme, belirlenme ne, bu kavramlaştırmaları anlamlandıramıyorum; bugün de bunların ne denli göreli ya da göreceli olduklarından başka bir şey gelmiyor anlama gücüme, yetime; belleğime ve bunların toplamı yerine ...Gizli Bilimler Okulu (Psikolog, Psikiyatrist AS’nin Hayal Kırıklığı ve Yalan) – Ahmet Ateş
Biri bile bu dinleme yordamını önemsemezlik etmezdi. Biri bile söz söyleme sırası kendine geldiğinde ya da sözü isteyip aldığında düşündüklerini söylerken sınırlamazdı. Belki gündelik yaşamda pek kolayına bir araya gelmeyecek bu insanlar bir biçimde bir araya geldiklerinde de bu topluluğun her üyesine ve onun sözüne ...Gizli Bilimler Okulu (Bilimsel Memet ve Efradı) – Ahmet Ateş
"İçeriye girmemle birlikte çalışılmış, uyumlulaştırılmış gibi çoksesli bir “oooo Gedikli! Kaynanan da kaynanaymış valla,” alkışıyla karşılandım. Çay doldurup oturduğumda Memet arkadaşlara “neydi o profesörün adı ya ...” gibi bir şey soruyordu. Demek sözü yarım kalmıştı. Belki de benim girişimin böldüğü, bölüp arkasını askıya aldığı kül rengi bir soru vardı masada. ...Bir İngiliz Hafiyesinin Oğlan-ı Mabad Risalesi’nden Kısa Bir Bölüm – John Buffoon
ğlan-ı Mabad kelimesi size garip gelmiş olabilir. Bundan dolayı kelimenin ne olduğundan ve ne olmadığından bahsederek başlamak zannımca daha doğru olur: Hem sıfat hem de isim olan kelime Heidegger’in Desein’i gibi bir içeriğe sahip bir kelime değildir; görüldüğü gibi Osmanlıcadır. Bir sıfattır ama bir şey ifade etmez. Felsefi anlamda bir ...Bilgiden Kör Olunur mu? – Nurşin Altunay
“Anlamak zaten neyi ifade eder ki? Mesele bilmektir. Bilmekse o durumu bizzat yaşamaktır, deneyimlemektir. Mültecileri anlayabilirim. Empati kurabilirim ama asla bir mülteci olmanın ne demek olduğunu bilemem. Birini anlamakla da örneklendirebilirim durumu aslında. Birini anlarım ama bilmek başka bir özgürlüktür. Hani bilirsiniz bir kişiyi. Gülüşünün manasını, aramamasının arkasında yatan durumu, ...Dommajer Cafe Orkestrasında Bir Bektaschi – Ahmet Ateş (Bir Uzun Hikaye Daha)
“Ablam, bir serseriyle evlendiğimi söylediğinden dolayı Viyana’ya hayatta gelmez. Babam, benim hatırıma sever gibi Yusuf’u. Galiba bir Katolik-Bektaşi-Alevisiyle evlendiğim için kendini incittiğimi düşünüyor. En sevindiricisi kızımıza geçen yıl Hakka yürüyen Fatma Ana’nın ismini koyacağız: Fatma Ana Strauss.”Ruhlar Evi – Ahmet Ateş (Uzun Bir Hikaye)
““Bak Orhan!” dedi. “Ben iktidar ekibi kurmaya, muktedir olmaya çok meraklı görünüyorum; di’ mi? Yıllarca iktidar için mücadele edip durdum. Hatta iktidarın birinci adamı oldum; birinci görünmesem bile. Belki kimse bilmez Siyavuş Paşa sadece benim bulduğum bir oyuncuydu. Ne oldu? Şu soruyu cevaplamalıydım. İktidara gelene kadar bile ölenlerin kalanların haddi ...Adsız Vahşi
Varlık ve özgürlük üstüne Havari ve Vahşi’nin kısa diyaloğu…Ayyaşlar Bayramı – Ahmet Hamdi Tanyeli
ski sarhoşlar ve esrarkeşler Ramazan bayramlarının birinci günü Edirnekapı dışındaki Bekri Mustafa’nın ve esrarkeş Hacı Ahmed’in mezarları başında tören yaparlar, pirlerinin mezarlarını rakı ile sularlardı. Bunların törenlerine iştirak eden muharrir bu makalesiyle sarhoşlar bayramını tarihe mal ediyor. İstanbul’da ramazan ayı girince bir hayli akşamcılar, sarhoşlar, ayyaşlar mübarek aya saygı göstermiş ...Kendi Alevinle Yanmak – Nurşin Altunay
Alışıyordum yanmaya. Alışmak soğuk suyun altına girmek gibi, diye düşünmeye çalıştım. İlerledim. Saçlarımın kokusunu duydum. Kanım fokurduyordu. Acı tenimden daha içerilere doğru gitmişti. Her geçen dakika sakinleştim. Fırının sonuna ulaştığımda ölmüş olabileceğimi düşündüm. Uzuvlarımın yerinde olduğundan bile emin değildim. Ateşin içinde erimiştim.Başkasının Acısı da Bizim Acımızdır – Nurşin Altunay
“Bazı soykırımlar acıdır. Bazı sürgünlerin hikâyeleri dayanılmazdır. Bazıları ise yok mudur yani? Gerçekler çarpıtılınca yok mu olur? Neden taraf olmak zorunda hisseder insan kendini? Tüm bu acıları yaratan kim? Devletleri suçlamaktan neden bu kadar korkuluyor?”Mona Lisa ve Boşluk: Olmayanın Değerlenmesi Üzerine – Umut Saygı
“Boşluklar; yakın bir zamanda belki artık imgeye de işaret etmeyip yine başka bir boşluğa işaret edeceklerdir; henüz bunu bilemiyoruz ama sahne ve izleyiciler arasındaki mekânsal ilişki muğlaklaşıp birbirine geçtikçe, gerçekte neyin öznesi neyin seyircisi olduğumuzda muğlaklaşıp, bizi yutuyor.”Baba Tâhir Uryân-ı Hemedânî’den Melamet ve Kalender Hal – Şiirleri
"Kendi benliğinden, varlığından kurtulup; ilahi mutlak varlıkta var olmayı ıstıraplarının, acılarının, yersizliğinin tek çözümü olarak gören Derviş; Baba Tahir Üryan, İran’ın (Doğu Kürdistan) Lorîstan – Hemedan şehrinde doğmuş, yaşamış ve orada hakka yürümüştür. İran’da yetişen şâir ve velîlerden. Onuncu yüzyılın sonu ve on birinci yüzyılın başında yaşadı. İsmi Tâhir olup, ...Hüsnü Kuruntumun Hikayesi ya da “Gel Gör Beni Aşk Neyledi!” – Fuat Kaymak
Beni bekleyen mutluluğa doğru hızlı ve emin adımlarla giderken ( o zaman kesinlikle öyle inanıyordum) her zamanki gibi onunla ilgili inanılmaz hayaller kuruyordum;Bana Ait Olan (Aşkım) ve Onlar Alanı (Toplum) – Fuat Kaymak
Aşk kelimesi sizin için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama o güne kadar, benim için sadece aptalların yaşadığı, geçici bir mantık tutulması anlamına geliyordu.Herkes Yazsan Ne Olur, Herkez Yazsan Ne Olur? – Nurşin Altunay
Yazarken söylenmek isteneni düzgün bir biçimde ifade edebilmek ve anlatabilmek için çeşitli işaretlere ihtiyaç duyuyoruz. İmla kurallarını, noktalama işaretlerini bilmek yazı yazabilmenin ön koşulu gibi.Aşkınıza Talibim – Ebru Özuslu
Aşkın ırzına geçildiği, ruhların becerildiği, romantizmin hastalık, kalp insanlarının aptal görüldüğü bu dünyada damla damla tükenirken, tükenişi kaleme alma ihtiyacı hiçbir zaman sonra ermeyecek.Bayramda ellerini öp… – Mehmet İşten-
Mehmet İşten'in Uç Dergisinde de yayımlanan denemesi. | “masumiyet kaybedilen değil, kazanılan bir şeydir” | Diğer yazıları için: yaban-ci.blogspot.comSınıfsız Bir Dünyanın Ameleleri… – Mehmet Efe
Bugün, şu anda, şimdi… İçimde nesli tükenmiş balıklar denizi, kafam ölen arıların uğultusuyla dolu. Öncülerin bizi uyardığı kabus bu, dinle. Artık işçi sınıfı olmayacak. Orta sınıf olmayacak. Köylüler de çiftçiler de esnaf da kalmayacak.Minnet Eylemem
Minnet Eylemem Hâr içinde biten gonca güle minnet eylemem Arabi Farisi bilmem, dile minnet eylemem Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi İblisin talim ettiği yola minnet eylemem Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına Rızkımı veren Huda’dır kula minnet ...Travesti Balosu: Kalender ile Çeşmisansar’ın Diyalogları
“Bizim Batılılaşma maceramızda giydiğimiz travesten elbiseler neler peki? Mesela benim aklıma Tanzimatla birlikte mesneviden romana atlayışımız geliyor. Önce pek yakıştıramıyoruz bu elbiseyi ama bak sonunda en büyük moda ödülünü bile, Nobel’i kastediyorum, kaptık. Başka neler var? Mesela apartmanlar, masalar, sandalyeler, Latin harfleri, miladi takvim, Greenwich kasabası, İstanbulin elbisesi, komik şapkalı ...Söz Uçar, Yazı Uçamaz – Remzi Gürkan
“Ben atımı böyle dört nala sürüyorum ya Yetişmek için mi bilmem, kaçmak için mi” C. Süreya zgür bir dünyayı hayal edenler için “toplumsal gerçekler” git gide tam bir deli saçmasına dönüşüyor. Harfler insan sesini bozduğundan gerçeğin az buçuk doğru dürüst ifadesi de abes çarkının aynı şekilde dönmesine zerre kadar engel ...