Nesir
Kökler Kuramının Değeri ve Benim Gündelik Yaşamım – Ahmet Ateş
"Anlatıyor olduğum bu öykü benim doğrudan yaşadıklarımın öyküsü değil. Dolaylı, ama öyle bir dolayım ki etkilerini düşündüğümde doğrudan yaşantı ne, dolaylı yaşantı, belirleme, belirlenme ne, bu kavramlaştırmaları anlamlandıramıyorum; bugün de bunların ne denli göreli ya da göreceli olduklarından başka bir şey gelmiyor anlama gücüme, yetime; belleğime ve bunların toplamı yerine ...Gizli Bilimler Okulu (Psikolog, Psikiyatrist AS’nin Hayal Kırıklığı ve Yalan) – Ahmet Ateş
Biri bile bu dinleme yordamını önemsemezlik etmezdi. Biri bile söz söyleme sırası kendine geldiğinde ya da sözü isteyip aldığında düşündüklerini söylerken sınırlamazdı. Belki gündelik yaşamda pek kolayına bir araya gelmeyecek bu insanlar bir biçimde bir araya geldiklerinde de bu topluluğun her üyesine ve onun sözüne ...Gizli Bilimler Okulu (Bilimsel Memet ve Efradı) – Ahmet Ateş
"İçeriye girmemle birlikte çalışılmış, uyumlulaştırılmış gibi çoksesli bir “oooo Gedikli! Kaynanan da kaynanaymış valla,” alkışıyla karşılandım. Çay doldurup oturduğumda Memet arkadaşlara “neydi o profesörün adı ya ...” gibi bir şey soruyordu. Demek sözü yarım kalmıştı. Belki de benim girişimin böldüğü, bölüp arkasını askıya aldığı kül rengi bir soru vardı masada. ...Bilgiden Kör Olunur mu? – Nurşin Altunay
“Anlamak zaten neyi ifade eder ki? Mesele bilmektir. Bilmekse o durumu bizzat yaşamaktır, deneyimlemektir. Mültecileri anlayabilirim. Empati kurabilirim ama asla bir mülteci olmanın ne demek olduğunu bilemem. Birini anlamakla da örneklendirebilirim durumu aslında. Birini anlarım ama bilmek başka bir özgürlüktür. Hani bilirsiniz bir kişiyi. Gülüşünün manasını, aramamasının arkasında yatan durumu, ...Dommajer Cafe Orkestrasında Bir Bektaschi – Ahmet Ateş (Bir Uzun Hikaye Daha)
“Ablam, bir serseriyle evlendiğimi söylediğinden dolayı Viyana’ya hayatta gelmez. Babam, benim hatırıma sever gibi Yusuf’u. Galiba bir Katolik-Bektaşi-Alevisiyle evlendiğim için kendini incittiğimi düşünüyor. En sevindiricisi kızımıza geçen yıl Hakka yürüyen Fatma Ana’nın ismini koyacağız: Fatma Ana Strauss.”Ruhlar Evi – Ahmet Ateş (Uzun Bir Hikaye)
““Bak Orhan!” dedi. “Ben iktidar ekibi kurmaya, muktedir olmaya çok meraklı görünüyorum; di’ mi? Yıllarca iktidar için mücadele edip durdum. Hatta iktidarın birinci adamı oldum; birinci görünmesem bile. Belki kimse bilmez Siyavuş Paşa sadece benim bulduğum bir oyuncuydu. Ne oldu? Şu soruyu cevaplamalıydım. İktidara gelene kadar bile ölenlerin kalanların haddi ...Adsız Vahşi
Varlık ve özgürlük üstüne Havari ve Vahşi’nin kısa diyaloğu…Ayyaşlar Bayramı – Ahmet Hamdi Tanyeli
ski sarhoşlar ve esrarkeşler Ramazan bayramlarının birinci günü Edirnekapı dışındaki Bekri Mustafa’nın ve esrarkeş Hacı Ahmed’in mezarları başında tören yaparlar, pirlerinin mezarlarını rakı ile sularlardı. Bunların törenlerine iştirak eden muharrir bu makalesiyle sarhoşlar bayramını tarihe mal ediyor. İstanbul’da ramazan ayı girince bir hayli akşamcılar, sarhoşlar, ayyaşlar mübarek aya saygı göstermiş ...Kendi Alevinle Yanmak – Nurşin Altunay
Alışıyordum yanmaya. Alışmak soğuk suyun altına girmek gibi, diye düşünmeye çalıştım. İlerledim. Saçlarımın kokusunu duydum. Kanım fokurduyordu. Acı tenimden daha içerilere doğru gitmişti. Her geçen dakika sakinleştim. Fırının sonuna ulaştığımda ölmüş olabileceğimi düşündüm. Uzuvlarımın yerinde olduğundan bile emin değildim. Ateşin içinde erimiştim.Başkasının Acısı da Bizim Acımızdır – Nurşin Altunay
“Bazı soykırımlar acıdır. Bazı sürgünlerin hikâyeleri dayanılmazdır. Bazıları ise yok mudur yani? Gerçekler çarpıtılınca yok mu olur? Neden taraf olmak zorunda hisseder insan kendini? Tüm bu acıları yaratan kim? Devletleri suçlamaktan neden bu kadar korkuluyor?”Mona Lisa ve Boşluk: Olmayanın Değerlenmesi Üzerine – Umut Saygı
“Boşluklar; yakın bir zamanda belki artık imgeye de işaret etmeyip yine başka bir boşluğa işaret edeceklerdir; henüz bunu bilemiyoruz ama sahne ve izleyiciler arasındaki mekânsal ilişki muğlaklaşıp birbirine geçtikçe, gerçekte neyin öznesi neyin seyircisi olduğumuzda muğlaklaşıp, bizi yutuyor.”Hüsnü Kuruntumun Hikayesi ya da “Gel Gör Beni Aşk Neyledi!” – Fuat Kaymak
Beni bekleyen mutluluğa doğru hızlı ve emin adımlarla giderken ( o zaman kesinlikle öyle inanıyordum) her zamanki gibi onunla ilgili inanılmaz hayaller kuruyordum;Bana Ait Olan (Aşkım) ve Onlar Alanı (Toplum) – Fuat Kaymak
Aşk kelimesi sizin için ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama o güne kadar, benim için sadece aptalların yaşadığı, geçici bir mantık tutulması anlamına geliyordu.Herkes Yazsan Ne Olur, Herkez Yazsan Ne Olur? – Nurşin Altunay
Yazarken söylenmek isteneni düzgün bir biçimde ifade edebilmek ve anlatabilmek için çeşitli işaretlere ihtiyaç duyuyoruz. İmla kurallarını, noktalama işaretlerini bilmek yazı yazabilmenin ön koşulu gibi.Aşkınıza Talibim – Ebru Özuslu
Aşkın ırzına geçildiği, ruhların becerildiği, romantizmin hastalık, kalp insanlarının aptal görüldüğü bu dünyada damla damla tükenirken, tükenişi kaleme alma ihtiyacı hiçbir zaman sonra ermeyecek.Bayramda ellerini öp… – Mehmet İşten-
Mehmet İşten'in Uç Dergisinde de yayımlanan denemesi. | “masumiyet kaybedilen değil, kazanılan bir şeydir” | Diğer yazıları için: yaban-ci.blogspot.comSınıfsız Bir Dünyanın Ameleleri… – Mehmet Efe
Bugün, şu anda, şimdi… İçimde nesli tükenmiş balıklar denizi, kafam ölen arıların uğultusuyla dolu. Öncülerin bizi uyardığı kabus bu, dinle. Artık işçi sınıfı olmayacak. Orta sınıf olmayacak. Köylüler de çiftçiler de esnaf da kalmayacak.Travesti Balosu: Kalender ile Çeşmisansar’ın Diyalogları
“Bizim Batılılaşma maceramızda giydiğimiz travesten elbiseler neler peki? Mesela benim aklıma Tanzimatla birlikte mesneviden romana atlayışımız geliyor. Önce pek yakıştıramıyoruz bu elbiseyi ama bak sonunda en büyük moda ödülünü bile, Nobel’i kastediyorum, kaptık. Başka neler var? Mesela apartmanlar, masalar, sandalyeler, Latin harfleri, miladi takvim, Greenwich kasabası, İstanbulin elbisesi, komik şapkalı ...Söz Uçar, Yazı Uçamaz – Remzi Gürkan
“Ben atımı böyle dört nala sürüyorum ya Yetişmek için mi bilmem, kaçmak için mi” C. Süreya zgür bir dünyayı hayal edenler için “toplumsal gerçekler” git gide tam bir deli saçmasına dönüşüyor. Harfler insan sesini bozduğundan gerçeğin az buçuk doğru dürüst ifadesi de abes çarkının aynı şekilde dönmesine zerre kadar engel ...