Nazım
“iz” ve “vurgunların eşiğinde” – Ahmet Ateş (Şiir)
" ... Bakışımın iziydi yüzünde yersarsıntıları koparan depremler, depreşmeler çaresiz bakışımın izi dilim mühürlü boynumda bir dervişin armağanı minik bir teslimtaşı dudaklarımda aynı iz. ... "Dökülenleri Topluyorum – Siren Kaya
"Yaza geliyoruz, uzun günlere güneşin doğuşu batışı, işim gücüm. Onlar bana içlerini dökmüşler önüm kırık dökük olmuş..."“Özlemek ne”,”sevda ile”,”kandil”,”gözlerinden başka” – Ahmet Ateş (Şiir)
Özlemek ne Karşıda Akdağlar zaman kuşluk eriyip de tadını vermeyen bir şeker gibi güneş bu nisanda. Sen gayet suskunsun bağdaş kurmuşsun dayanmış alnın namludan tutan ellerin bileklerine uzaktan gören de seni kurtuluşu düşünür beller oysa bu güneşte aklında fikrinde sıladaki üzüntülü dokunsal ağlayacak bir yavuklu. Eylül 1987 sevda ...“kayıp ilamı”,”açık bir günde”,”kızıl gül ağıdı” ve “senden kalan” – Ahmet Ateş (Şiir)
"nereye kaçabilirim düşüncelerim denizin kıpırtısız yıldızlı kalabalıklar altında bütün böceklerin ezgileriyle dolan bu sahilde. Uzanmak kıyıya surat asmak sevdiğime çay, sigara hatta en iyisi şarabın boşuna."“yüzüne ölüm mü yakışır” ve “hüznüm kurtaracak beni” – Ahmet Ateş (Şiir)
Ölüm bugün ve her gün yanımızda ve yanıbaşımızda. Kimseye yakıştıramadık hele dostlara ve mazlumlara hiç. "... Haklısın, taş kesildim güneşsiz kaldı suçlarım, eksikliklerim, yanlışlarım soruların bir çocuk sorusu yanıt verdi vadiler, tepeler coştu Fırat, Munzur da bir ölü eviydi ağzımız bizim ..."“Konuşamayan” ve “Zaman ve Sessizlik” – Siren Kaya (Şiir)
Konuşamayan Susmuş olan adına konuşamam İnleyebilir, hırlayabilir, iç çekebilirim. tutmak, bekletmek, yasaklamak, esirgemek, gizlemek, kapatmak Simsiyah nefesiyle ısıttığı kelimeleri Öpüşür gibi dilime bırakır Yutarım 31 Mayıs 2020 Zaman ve Sessizlik Zaman içini çekerek bu sessizlikten hoşlanmadığını söyledi. Sağırdı o yüzden hareketin gürültüsünü, bağırtısını, yırtılmasını, çizilmesini görmek istiyordu. Zamanın nefesi kokuyordu, ...“yamaçlara koyun bizi” ve “bir kentin sessizliği” – Ahmet Ateş (Şiir)
"... Pazarların sakin sabahlarında tanıdım bu kenti bir sokak, yel ipildese duyulur ne bir ayak sesi, ne telaşı insanların bahçe duvarlarından ötede her şey sabahın yavaşlığı sabah gazetelerine umarsız bakan yüzlerde içeriden yeni çıkmış birinin yatak keyfinde ..."Tristan Tzara ve Dada Manifestosu
"Hiçbir anlam taşımayan bir sözcük için zaman harcamak boş geliyorsa, nafile ise... Kafalarda dolaşan ilk düşünce, bakteriyolojik düzeydedir: O sözcüğün etimolojik, tarihsel ya da en azından psikolojik kaynağına inmek. Gazetelerden öğrendiğimize göre, Kru zencileri, kutsal bir ineğin kuyruğuna DADA diyorlarmış. İtalya'nın bir yöresinde, küp ve anne, aynı sözcükle karşılanıyor: DADA. ...“Hiçbir Yerde” ve “Güneşli Uykular” – Siren Kaya
"... Erimiş renkli plastik oyuncaklar gibiydik Haliyle ne susabildik ne konuşabildik Yanmış dudaklarımızla üfleye üfleye mırıldandık ne kalmıştık ne gitmiştik ne varmıştık ne yokmuştuk "savaş, çocuklar ve sen – Ahmet Ateş (Şiir)
"Gizlenmişsiniz kayaların arasında bir yere bayram yeri değil gökyüzü uzaktaki kentin üstünde kara bulutlar uçaklar, iz bırakan uçaksavar mermileri, uçak kovalayan Sam füzeleri çabuk, çevik, hızlı bir kargaşa pike,yük boşalt, yiğnileş ve hemen yüksel korktun mu insan yok eden teknolojinin insan yiyiciliğinden yiğitlik değil, erdem hiç değil öfkeyle koşmak ölüme sonra bir kaya kovuğundan gökteki kapışmayı izlemek zorunda kalış sıfatsız, ...Kayıp Odası – Siren Kaya
"Size verdiğim sözcükler, her birinize. Bir yüze çarpıp dağılanlar, ansızın anımsatanlar, bir şeye dönüşmeyenler. Almadıklarınız. Bana verdiğiniz sözler…Başka bir gün… Özlenmiş gibi gelen… aynı günlerin arkasından… Sonsuza dek sürecek… "kahır – Ahmet Ateş (Şiir)
"ah ne de çabuk unutulursunuz zindanda, dağlarda, ölümlerde her akşamla gelen kahır kimi sevindirebilir geceler boyu su şırıltısı, çakal ulumaları ayağının ucundan bir ürküyle kalkan keklik öbeği yüreciğin boynunda şahdamarında atarken soluksuz kalırsın buz keser ellerin yine de bir dinlenme yerine bir kuytuya varmanın dinginliği avuç içinde iki elin çukuruna alınarak içilen sigara gecede bir ateş topu bir portakal güneyde bir ...“adam ve gece” ve “kısıktır sesimiz ey yaşam” – Ahmet Ateş
"Anladık, yürek atışlarının lokomotiflerle yarışını yorgun değirmenlere su yetiştiren arklarını yaşamın. Şimdi içimde bir başkent oldukça büyük bir alan iğne atsam yere düşmez göğe dönmüş gırtlaklardan kopup yayılan en güzel öfke şarkılarıdır marşlar güneşi avuçlar gibi yüreğimi yakan."beni bekleyen ben – Siren Kaya (Şiir)
"Onun gözünden kendime baktım, Japonsu bir güzellik gördüm. Kendimi dudaklarımdan ve göğüslerimden öptüm. Konuştum. Sarıldım. Sordum. Bana acıyor musun diye. Hayır sen çok değerlisin dedi. Beni öptü. E İnciyi beğenmemiş gibiydim. Kolye mi yapsam diye düşündüm."“sevgi ve şiir üzerine bir tartışma” ve “her gün giyinirken” – Ahmet Ateş (Şiir)
"Dağların armağanı dizlerimde bu yün çorap senden okşarım askıdaki gömleği gülüşün gülüşün dolmuş desenlerine. Tespihim sahibin nerde şimdi? Ya çakmağıma değen el kısacık saçlarında mı şimdi? Ateşin ateşiniz vurmuş gözlerime"bizim bilmediğimiz bir yerde – Siren Kaya (Şiir)
Temmuz 2008. Bugüne bir şey bulamadım verecek alıp koynuna koysun ve gitsin. Sözcükler sanki bulanık suların üzerinde gezinen, ıslak ve üzerindeki mürekkepleri akmış, yazıları silinmiş anlamsız kağıtlara benziyor. Bu suda erimekte olan batacak sözcükler birazdan zemin üzerinde sürüklenecek sonra birkaç kuğu gelip gagaları ile onlara dokunacak. Ben bu işyerinin gece ...“bir direniştir yalnızlığa sevgi” ve “göç yollarında” –Ahmet Ateş (Şiir)
bir direniştir yalnızlığa sevgi Yürümüşsen diz boyu karda korku yoldaş olmuşsa fırtınalarda bir dağ evi, açılan kapı ocakta meşe ve fokurdayan çaydanlık iner yüreğinin dağlarından asi bir sevgi. Uzun yürüyüşler sonu sevdiceğinden uzak bilenmişse öfken çekilip sırtını dayama kayalara gözlerin derin vadilerdeyken bir sevda tüyü bir diken konar en pamuk ...en temiz renk – siren kaya
Siren Kaya şiiri, bir diğeri“katlanılacak çaresiz” ve “söz” Şiiri – Ahmet Ateş
Ahmet Ateş 'in Şiirlerinden İki tanesi. Devamı da gelecekgöçelim – Siren Kaya
17 Ocak 200317 Ocak 2003 göçelim Hep beraber göçelim. Yollarda doğuralım yollarda ölelim. Dünyanın etrafında dönelim. Birlikte göçelim. 360 kez dünyanın etrafında deliler gibi dönelim. Sonra neredeyse orada duralım. Başımız dönmüş olsun. Rivayetin aksine kalabalık bir başlangıç yapalım. Yavaş yavaş azalalım. Belki düzeltiriz, belki dünyayı sarhoş eder, ona yaptıklarımızı unuttururuz. ...Baba Tâhir Uryân-ı Hemedânî’den Melamet ve Kalender Hal – Şiirleri
"Kendi benliğinden, varlığından kurtulup; ilahi mutlak varlıkta var olmayı ıstıraplarının, acılarının, yersizliğinin tek çözümü olarak gören Derviş; Baba Tahir Üryan, İran’ın (Doğu Kürdistan) Lorîstan – Hemedan şehrinde doğmuş, yaşamış ve orada hakka yürümüştür. İran’da yetişen şâir ve velîlerden. Onuncu yüzyılın sonu ve on birinci yüzyılın başında yaşadı. İsmi Tâhir olup, ...Yahya Kemal Beyatlı: Kendi Gök Kubbemiz (Tüm Şiirler)
Kendi Gök Kubbemiz’deki Tüm ŞiirlerMinnet Eylemem
Minnet Eylemem Hâr içinde biten gonca güle minnet eylemem Arabi Farisi bilmem, dile minnet eylemem Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi İblisin talim ettiği yola minnet eylemem Bir acaip derde düştüm herkes gider kârına Bugün buldum bugün yerim, Hak kerimdir yarına Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına Rızkımı veren Huda’dır kula minnet ...