Site icon İtaatsiz

Ekofaşizm Nedir? Biomerkezci Sol Bir Analiz – 4 – David Orten

B. Davetsiz Araştırma

Ekofaşist” teriminin kullanılabileceği bir diğer örnek derin ekoloji hareketi içinde daha da tartışmalıdır. Çünkü bu bizim safımızda olan kimilerine yöneliktir – yani koruma biyolojisi alanında çalışanların bazıları! Ekofaşist faaliyet burada yaban hayata yöneliktir, insana değil. Fakat ben doğru olduğuna ve buna dair konuşmanın gerekli olduğuna inanıyorum. Derin Ekoloji Platformu’nun (Arne Næss ve  George Sessions),  4 numara ile işaret ettiği “İnsansız dünyaya mevcut insan müdahalesi aşırı boyutlardadır ve durum hızlı bir şekilde kötüleşiyor” sözleri genel bir biçimde ilişkileniyor. Özellikle korumacı biyolojistler tarafından devam ettirilen faaliyetlere dikkat çekiliyor.  Buna yaban yaşam nüfusuna dair “davetsiz araştırma” denebilir. Bu genellikle yenileme ekolojisi adıyla yapılmaktadır. (elbette, endüstrileşmiş toplum ve taraftarları çok daha kötü davetsiz korkular vermektedirler. Örneğin evcil hayvanların gıda makinesi olmak mukadderdir.)

Yaban hayat bazı korumacı biyolojistlerce bir bakıma “evcilleştirilir”. Bundan dolayı da numaralanabilir, sayılabilir, manipüle edilebilir ve etiketlenebilir. Buna şimdiye kadar derin ekolojist bir perspektiften itiraz edilmemiş gibi görünüyor. Korumacı biyoloji aynen diğer meslekler gibi sosyolojik olarak bakılırsa var olmasını meşrulaştırmak için kendi kendine imtiyaz verir. Dünyaya bakış açısı ise “Doğa en iyisini bilir” değil fakat “Doğanın bir çok ekolojik problemin düzeltilmesi için korumacı biyolojistlerin müdahalesine ihtiyacı var” gibi duruyor.

Bazı korumacı biyologlar ve geleneksel “balık ve av hayvanı” biyologlarınca ilişkilenilen davetsiz araştırma uygulamaları dikkat çekecek derecede birbirine benzer görünüyor. Bunların her ikisi de bilgisayar modeli ve mesela radyo-tasmaları, yerleştirilmiş bilgisayar çipleri, bantlamak gibi diğer teknolojileri kullanıyorlar. Davetsiz araştırmaların esas savunması iki parçalı görünüyor.

1. Birincisi, doğal ortam vahşi hayvanlar için önemlidir (burada bir anlaşamazlık yok) ve radyo-tasmaları, diğer takip aletlerini ve bilgisayar aletlerini kullanmak araştırılan vahşi hayvanların çeşitlerini ve sayılarını tespit edebilmek için oldukça işe yarardır. (Yaban yaşamını takip boyutları için daha iş ve bilgi yoğun olsa da davetsiz olmayan başka yöntemler de vardır)

2. İkinci meşrulaştırma ise benim ekofaşist olduğuna dair bazı hisler aldığım bir şeydir. “En büyük iyi” böyle bir araştırmayı gerektirir ve “araştırılan” hayvanlara karşı olumsuzluklar bu perspektiften kabul edilmek zorundadır. (Bu en geniş iyi Wildlands Project’in hedefleri olarak çeşitli şekillerde açıklanıyor; yaban yaşam nüfusunun sağlığı araştırılır; ekosferin sağlığı; ya da Derin Ekoloji Platformu’nun (Deep Ecology Platform) hedeflerini uygulamak için çalışmak). Bu “Ulus”un ya da “Anavatan”ın faşist hedeflerince gözden çıkarılabileceği düşünülen insan grupları ya da insan bireyinin kurban edilmesinin meşruiyeti olarak da düşünülür. Bana göre, insanlığın karar verdiği en büyük iyilik adına, insan olmayan yaşam biçimleri ve onların gözden çıkarılabilirliği üstüne davetsiz araştırma savunması ekolojik bir dile sahip olsa da eninde sonunda insan merkezcidir ve buna haklı olarak ekofaşizmin bir örneği denebilir.

Koruma maksadıyla çalışmanın yanında hayvanların tek tek huzuru için çalışmanın zorunluluğunu görmüş durumdayım. Bu hayvan hakları ve hayvan kurtuluş hareketinden alınacak önemli bir katkı ve derstir. Nüfuslarını ve doğal yaşam alanlarını koruma ya da türleri kaygı etmenin yanında hayvanların refahı restorasyon ekolojisinin bir parçası olmalıdır.

C. Korkuya Verme

Belki de ekofaşist davranışa bir diğer örnek bizim saflarımızda meydana gelen çevre ya da hayvan hakları/hayvan kurtuluşu adına insanları yaralamak ya da kasten öldürmek gibi faaliyetlerin sürdürülmesidir. Bu “korku”yu kullanarak istikrarsızlaştırmaya neden olmak olarak görünür. Elbette pek çok aktivist bilmektedir ki devletin güvenlik güçleri radikal hayvan hakları ve radikal çevre hareketlerini itibarsızlaştırmak için bu taktikleri kullanmakta ve bunun için çalışmaktadır.

Belki de felsefi olarak daha önemli olan böyle faaliyetler yaşam zincirinde yer alan derin bakış açılarına dayanabilir. İnsan türünün diğer türler üstünde bir üstünlüğü yoktur ve o yaşam karşıtı davranışları için sorumlu tutulmalıdır. Başka bir şekilde söylersek insan olmayan türlere karşı şiddet neden kabul edilebilirdir ya da şiddetsizlik sadece insana mı uygulanmalıdır? İdeolojik temeli ne olursa olsun biliyoruz ki devlet kendi vatandaşlarına karşı şiddet kullanma tekeli olduğunu iddia eder ve tüm kurumlarını bunu savunmak için kullanır. Ve “terörist” kavramı sadece egemen sistemin karşıtlarına karşı kullanılır. Pek çok aktivist yüksek tüketimi savunanlar ve ekonomik büyümeden hareketle “terör”ü de deneyimlemişlerdir. Gene de politik gerçeklikte sıklıkla radikal çevrecilere ve hayvan hakları aktivistlerine karşı üstü örtülü kınama olarak sıklıkla kullanılmakta olan  “ekoterörist” suçlaması korkuyu vermeye teşebbüs etme davranışı ile beslenir görünüyor.

Sonuç Olarak

Bu bülten “ekofaşizm” kavramının farklı biçimlerde kullanılabildiğini göstermiştir. Kimi toplumsal ekoloji taraftarlarının bu kavramı en basitinden temelsiz bir tarzda derin ekoloji ve ekoloji hareketine karşı nasıl kullanmış olduğuna işaret etmiştir ve çevre hareketine karşı ekofaşist saldırı denebilecek olanlara da göz atmıştır. Böylece diyebiliriz ki “ekofaşizm” kavramı şöyle kullanılabiliyor. Yani,

1. Doğru olmayan bir şekilde: Bu şekildeki kullanım Doğal dünyayı savunan, özellikle derin ekolojist taraftarlarla geleneksel faşist politik hareketler -özellikle Naziler-  arasında bağlantı olduğunu iddia eden bazı toplumsal ekolojistlerin kullandığı kavramdır. Özellikle toplumsal ekolojistlerin “katkısı” ekofaşistin gerçekten manasının ne olduğu konusunda kafa karışıklığı olmuştur ve derin ekolojistlerin yenilik olan düşüncelerini karalamıştır. Bu toplumsal ekolojistlerin çevre ve yeşil hareket içinde ideolojik “hasım” olarak gördüklerinin itibarını sarsmaya yönelik bir bakış açından dolayıdır gibi görünüyor. Bu toplumsal ekoloji hizipçiliği, gerçek ekofaşistlerin siperdeki çevrecilere saldırmaları sonucunu doğurmuştu! Böylece ekofaşist ve bir Nazi sempatizanı olarak suçlanmasına karşı olarak Rudolf Bahro’yu da savundum.

2. Haklı olarak, sadece insan/şirket amaçları için ve gerekli ne gördüyse yapabilecek olanlara, çevreciler ve taraftarlarına karşı şiddet ve tehdit kullanmak da dahil olmak üzere Doğayı sonuna kadar sömürmeyi isteyenlere karşı“Akıllı kullanım” tipi faaliyetleri açıklamak. “Akıllı kullanım” taraftarlarının ekolojiyi savunan karşıtlarına ekoterörist ya da kendilerine “gerçek çevreciler” demiş olmalarıyla durdurulmamalıyız. Bu sadece bir şaşırtmacadır.  Bu bültende bir tartışmayı ortaya çıkarmış olduğumu sanıyorum. Ekofaşizm konusu etrafında (davetsiz araştırma vb.) derin ekoloji kampı içinde bazı gerçek çelişkiler olduğunu ifade etmiş oluyorum.

Umarım bu makale derin ekoloji taraftarlarının ekofaşist ya da ekofaşizm kavramlarına dair daha az savunmacı olmalarına yardım eder. Eğer toplumsal ekolojiden esinlenmiş kafa karışıklığından kurtarılırsa, bu kavramların analitik bir değeri vardır. Bunlar şiddet, tehdit ve diğer faşist taktikleri muhaliflerine karşı kullanmaya hazırlanmış doğal dünyayı tahrip edenlere karşı kullanılabilir.

Şubat 2000

Çeviren: Alişan Şahin

Visits: 76

Exit mobile version