Anarşist İlm-i Hal – Numan Bey

2
3155

Anarşist İlm-i Hal anarşizmi bilimsel bir iddiaya dayandırmak maksadında değildir. İlim ve bilim arasındaki farka bu anlamda dikkat edilmesi icap eder ki maksadımıza matuf olalım.  Anarşizm, kendine anarşizmi bir kimlik olarak alan kişiler tarafından dahi bilinmemekte. Anarşizmi istediği gibi anlayan ve işine geldiği gibi her şeye yakıştıran grup, hareket ve kişilerle karşılaşmamak mümkün değil.

“Kürt ulusal kurtuluş hareketi” adı verilen harekete destek veren; terör ve silahlı mücadele yöntemlerini anarşizm olarak yorumlayanlardan her tür sokak eylemine katılan kişileri anarşist olarak adlandıranlara, küçüklüğünde ebeveynlerine itiraz edenlere kadar herkes anarşist olarak adlandırılıyor. Tarih boyunca anarşizmin kaos ve karışıklıkla eş tutulan yanlış algılama esasen yaygın bir anarşizm tanımı olarak duruyor karşımızda.

Bundan hareketledir ki anarşizmin ne olup olmadığını madde madde açıklayan ve ifade eden bir İlm-i Hal yazmanın zaruri olduğu kanaati bende hasıl oldu.

Anarşizm tarihinde birçok İlm-i Hal yazılmıştır. Bu İlm-i Haller doğrusu ile yanlışı ile bir ihtiyaçtan doğmuş ve yazılmışlardır. Bunlardan bir tanesi itaatsiz.org sitesinden yayınlanmıştı.[1] En önemlileri ise Bakunin ve Necayev’in ilmihalleridir. Anarşist olmasa da Amerikalı zencilerin devrimci örgütü Kara Panterler’in İlm-i Halleri ise bunlardan esinlenmiştir denebilir.

Tarihsel Anarşizmin ilk yılları olan 19. Yüzyılda anarşizm esasen Avrupa’da var olan kurulu düzene ve devletlerine karşı olmak anlamında kendini ifade etmiştir. Bu minvalde esasen iki ayrı iktidar olan Kilise ve Devleti hedeflemiştir. İktidara, gücü fiilen elinde tutan cebri bir şekilde elinde tutan ve ezilenleri hedef alan politikalara karşı kendini konumlandırmıştı.

İfadelerimde de anlaşılacağı gibi 1. Tarihsel bir anarşizm, 2. Avrupalı bir anarşizm 3. Hristiyan kilisesi ve Devletine karşı kendini konumlayan bir anarşizm görmekteyiz.

Anarşizm; Marksizm ve Liberalizm gibi Aydınlanmanın – Bir diğer tabirle Modernizmin – çocuğudur. Hepsinin varlığı Fransız Devrimi’nin sloganı da olan eşitlik, kardeşlik – yani dayanışma – ve özgürlük sloganına dayanmaktadır. Anarşizm kendini ideoloji olarak adlandırmasa da – Proudhon’un Marx’a Marksizm adında bir ideolojinin varlığından bahsedip ideolojinin bir deli gömleği olduğunu belirterek eleştirdiği bilinir – diğer düşüncelerden farkı olarak özgürlüğe bu üçlü içerisinde daha fazla vurgu yapmasıdır. Bu minvalde kendini anti-otoriter, anti-hiyerarşik, doğrudan demokratik – komün ve köy komünleri, özyönetim, otonom vb. – devlet karşıtı ve ezilenden yana konumlamıştır.

Bugüne geldiğimizde klasik anarşist duruşa ek olacak ve anarşizmi ifade edecek kavramlara sahibiz. Anarşizmi sadece Özgürlük, eşitlik ve dayanışma kavramlarıyla ifade etmek yeterli değildir ve onu ifade edemez.

O halde bugünün Türkiye coğrafyasında ve kültürünün içinde varlık bulan bir anarşizmin İlm-i Hali ne olmalıdır sorusuna yanıt vermek icap etmektedir.

İşte buna bu coğrafyada yaşayan bir varlık olarak – eksikleriyle de olsa – yanıtlarım:

Siyasal Duruşuna Dair:

1.Her türlü iktidara, hiyerarşiye ve otoriteye karşıdır. İktidar ve otoriteye karşı olmak kişisel yetenekler ve bilgi olarak yetkin olanların otoritesine karşı olmak anlamına gelmez.

2.Anarşizm –izm olmayan bir -izm’dir. Yani o bir ideoloji ve kalıp değildir. Diğer –izm’ler gibi her kapıyı açan bir anahtar değildir. Böyle bir iddiası da yoktur.

3.Tahakkümün somutlaşmış hali olan soyut bir varlık olan Devletlerin hemen lağvedilmesi ve doğrudan demokratik federasyonlarla yüz yüze ilişkileri kurmak için çaba sarfetmek gerektiğini ifade eder.

4.Anarşizm Tarihsel bir mevcudiyete kavuşmuş olsa da tarihselliği öncesinden de bu isme sahip olmamakla beraber bir hal olarak her daim var olmuştur.

5.Anarşist literatür içerisinde olan ve son yılların tartışmaları olan Yaşam tarzı anarşizm – toplumsal anarşizm tartışmaları anarşizmi anlamayan ve “marksizminden” vazgeçmeyen bir zihniyetin ürünüdür.

6.Gene aynı zihniyetin sahibi tarafından üretilmiş “Liberter Belediyecilik” fikriyatı mini devlet savunusudur ve bu fikri savunan düşünürün de, tartışmalar sonucunda ifade ettiği gibi, bu fikrin anarşizmle alakası yoktur.[2]

7.Marksizm ve diğer modern ideolojiler gibi hiç de bilimsellik iddiasında değildir.

8.O bir hal, bir durumdur. Önyargılarını – Özgürlük ve dolayısıyla etik – açıkça ifade eden bir düşünce biçimidir.

9.Anarşizm çoğulcu bir düşünce biçimidir.

10.Özellikle vurgulamak gerekir ki Anarşizmin Marksizm ve bilimum Marksizmler ve Liberal düşünceler gibi liderleri, öncüleri, fikirlerine ve kültlerine takılacakları kişileri – putları – olmamıştır. Sadece değer verdikleri dostları, arkadaşları vardır.

11.Anarşizm ideoloji değildir ama hakikat arayışında eşitlik, özgürlük ve kardeşlik sloganlarıyla ortaya çıkmış bir haldir.

12.19. Yüzyıl anarşistlerinin iktidar kavramına dair kavrayışlarından farklı olarak bugünün anarşizminin iktidar ve tahakküm kavramına Landauer’den itibaren ek olarak her yerde var olan, yayılmış ve varlığın kendinde ve içinde olan iktidar ve tahakküm kavramı eklenmiştir.

13.Devrim kavramı esasen içsel bir kavram ve toplumsal alana yansıması olarak kültürel dönüşüm olarak ele alınmalıdır.

14.Her şeye rağmen başkasıyla ve diğeriyle bir arada yaşamayı başaramayan ve önermeyen bir toplumsal dönüşüm çeşitliliğe karşı ve anarşizmin özgür irade ile bir arada olma fikriyatına karşı bir duruştur.

15.19. Yüzyılda özcü bir bakış açısına sahip olan anarşizm bugün bunun yanında öz yerine kültürü değerlendirmesine alan bakış açısına sahip olanlar da vardır. Yani insan doğası, insanın özü gibi bir kavrama sahip olan anarşistler insanın doğasının ve özünün bozulduğu teziyle sistemli düşüncelerinin paradigmasını oluşturuyorlardı. Bugün de bu düşünceye sahip anarşistler olmakla beraber, insan doğası ve özü gibi bir şeyin olmadığı ve kültürel bir oluşu savunan anarşistler de mevcuttur.

16.Anarşizm örgütlü ve kurumsal dine karşı daima şüpheyle yaklaşmış olup, çeşitli dinlere dair farklı yorumlara sahip olmuşlardır. Anarşizm bir başına seküler bir düşünce değildir. Hem dinsel hem de seküler düşüncelere ve yorumlara sahip grup, örgüt ve bireylerin olduğu bir haldir. Ateist anarşistler olmakla beraber Budist, Hristiyan, Taoist, Yahudi, Müslüman vb. anarşizmleri ve anarşist kavrayışlar da mevcuttur.

17.Hiçbir siyasi parti ve hiyerarşik örgüte sahip değildir ve olmaz. Örgütsüzlüğü savunmaz ama örgütlenmeleri yatay ve yüz yüze ilişkilere dayanır.

18.Anarşizm anti-militarist bir düşüncedir. Şiddete dair fikriyatı meşru müdafaa ile sınırlı şiddeti savunan anarşistler olsa da esasen şiddet karşıtı bir düşüncedir. Pasifist mücadele yöntemleri anarşist düşüncenin önemli ayağını oluşturur.

19.Parlamento ile ilişkisi sadece orada olmamak, dışında ve sokakta kendisini tanımlamakla sınırlıdır.

20.Hiç kimsenin bir başka kişiyi temsil edemeyeceğinden hareketle seçimlere ve temsil sistemine kesinlikle karşıdır. Her bireyin gün be gün, saat ve saat fikirleri değişirken temsilcilik yoluyla oluşan bir siyasal sisteme anarşizmin onay vermesi düşünülemez ve karar alma süreçlerinin devamlı ve dinamik tutulmasını, doğrudan demokratik olmasını savunur; dorudan demokrasi de bundan dolayı anarşizm için anlam ifade eder.

21.Anarşizm binlerce yıl iktidarsız ve devletsiz yaşayan insanlığın bir bölümüne sirayet eden tahakküm ve iktidar belasını def etmek için var olan ve iktidarsızlığı ve özgürlüğü geri almak isteyen bir fikir olarak mevcut iktidar ve sistemin bir parçası ve onaylayıcısı olmamak adına siyasal sistemin onaylanması anlamına gelecek olan her türlü siyasal ve yerel seçime karşıdır ve seçimin bir parçası olmaz.

22.Anarşizm bir muhalefet hareketi değil, bugün başka bir yaşamın düşüncesi ama aslen insanoğlunda tahakküm tarafında alınanı geri alma hareketidir. Anarşistler, sistem muhalefetince – mesela Marksizm – eleştirilmiş ve sistem içine çekilmeye çalışılmış ve onların iktidarında ise yok edilmişlerdir.

23.Pozitif ayrımcılığa karşıdır. Pozitif ayrımcılığın sahte ve burjuva eşitlik kavramının bir yansıması olduğunu bilir. Pozitif ayrımcılık madunun durumunu örten bir işleve sahiptir. Pozitif ayrımcılığın adalet ve eşitlik için ayak bağı olan bir söylem olduğunu ifade eder.

24.“Anarşizm düzendir” demişti Proudhon. Anarşizmin, anarşizmi kaos ve terörizmle eş gören anlayışlarla ilişkisi yoktur. Mevcut düzenin düzen olmadığını ifade eder. Toplumsal hareketlerin otonom bölgeler oluşturarak, mevcut mekanda, mevcut sistemin dışında yeni biçim ilişkiler kurarak var olmasını ve yönünü bulan bir su gibi çatlaklardan akmasını ve başka bir yerde var olmaya devam etmesini savunur.

25.Anarşizm homofobiye, her türlü ayrımcılığa, ırkçılığa, milliyetçiliğe, bölgeciliğe, transfobiye, anti-semitizme, islamofobiye, yabancı düşmanlığına karşı ve daha önce de ifade ettiğimiz gibi madun olanın yanında kendini konumlar.

26.Kültürel oluşları anlar ve kendini Avrupa merkezci bir bakış açısının yanlış olduğunu bilir.

27.Hayatın günlük yaşam yani şimdi olduğunu vurgulayarak, günlük yaşamın her anında her kim olursa olsun madunun yanındadır.

28.Hiç kimseye nasıl ve ne olmasını baskılamaz. Sadece önerir, kendini sunar. Özgür iradeyi ve fikir özgürlüğünü savunur. Bireyin iradesine konulan her türlü ipoteğe karşıdır.

İktisadi Duruşuna Dair:

29.Anarşizm fikriyatı içerisinde ekonomiye dair fikirlere sahip düşünürler olsa da ekonomi kavramına karşı bir düşüncedir. “Sınırlı kaynaklar, sınırsız ihtiyaçlar” fikrinin sahibi olması düşünülemez.

20.Anarşizm özel mülkiyete karşıdır. Özel mülkiyete karşı olması şahsi mülkiyet olarak adlandırılan şeye karşı olduğu anlamına gelmez. Özel mülkiyet sermaye birikimi, birikim ve servet birikimi anlamına gelirken, şahsi mülkiyet bu anlama gelmez.

31.Toplumsal dönüşümün araçları kooperatifler, köy komünleri, komünler vs.dir. Seçimler ve siyasal sisteme eklemlenme değildir. İşlerliği doğrudan demokrasiye, konsensusa ve rızaya dayanır. Kooperatifler ve diğer toplumsal alanlar anarşistlerin olduğu alanlar değil her türlü düşünceye sahip insanın bulunduğu alanlardır.

32.Kooperatif, komün, özyönetime dayanan tüm edimlerinde buna göre hareket eder. Devrim ya buradadır ya da yoktur. Devrimi ertelemez. Devletin şimdi burada ve ilişkilerde bitirilmesini savunur.

Ulus ve Ulus-devlet’e Dair:

33.Anarşizm millet ve milliyetçilik fikriyatının uyuşmadığı ve uyuşamayacağı bir düşüncedir. Milliyetçilik fikriyatının bir burjuva ideolojisi olduğunu her daim ifade etmiştir.

34.Etnik, dil, dinsel ve kabilevi vb. kimlikler ve oluşumları – Marksistler gibi feodal ve yok edilmesi gereken – tanır ve bilir olmasına rağmen çok kültürlülük gibi bir yönetim ve yönetme modeli olan; zamanımızın ulus-devlet sonrası fikriyatını benimsemez.

35.Tüm dil, inanç ve etnik kimliklerin çoğulculuk inancının bir parçası olduğunu bilir. Yüz yüze ilişkileri esas ilişkilenme biçimi olarak ele alır.

36.Ulusal kurtuluş hareketleri gibi hareketleri meşru görmez ve bunun bir iktidar mücadelesinin adı olduğunu bilir. Her ulusal kurtuluş hareketi tahakkümü hedefleyen bir devlet ve manipülasyon odağıdır.

37.Tahakkümün hayatın her alanına sirayet etmiş olduğunu ifade eden bugünün anarşizmi günlük yaşamın her anında ve her durumda ezilen ve mağdur olan kişi, canlının değiştiğini ifade eder ve her daim madun olanın yanındadır. Ör.: Bir ırkçının karşısında mağdur olan Kürt’ün, Kürtün baskısında mağdur olan Kürt kadınının, Kürt kadının baskısına ve hor görmesinde mağdur olan Kürt, Türk vb. homoseksüelin, herhangi bir insanın baskısında mağdur olan kedi, köpek vb. canlının yanında yer alır. Günlük yaşamın her anında meydana gelecek her türlü mağduriyetten madunun yanında yer alır. Dolayısıyla her biri birer genelleme olan kimliklerin günlük yaşamdaki mağduriyete çare olmadığını bilir ve genellemelerin yanlışlığına da vurgu yapar.

Felsefi Duruşuna Dair:

38.Anarşizmin tüm çeşitleri egoist düşünceyi temel alır. Egoist bir düşünce olması onun bireysel ve kişinin şahsi çıkarlarının toplumun ve başkalarının çıkarlarının üstünde olması anlamına gelmez. Onun egoizmi şahsiyeti toplum ve başkalarının iradesinin altında ezilmesine ve yok edilmesine karşı olması anlamına gelir.Bireyin iradesi dışında bireye empoze edilecek her türlü baskı, cebir ve manipülasyona karşı olması anlamına gelir. Bireyin kendini grup, toplum ve cemaat içinde nasıl ifade eder ve kılarsa öyle kabul edilmesini savunur.

39.Nefs ya da benlik kavramı insan-ı kamil olmanın yolunu açan bir kavram olarak benin kendindeki iktidara işaret ettiğinden kişinin kendi olması için kibir ve büyüklenmesine engel olacak bir kalkış noktasıdır. Nefse hakim olmak erdemli olmanın en önemli ayaklarından biridir.

40.Anarşizmin önderi, lideri ya da kanaat önderi olmadığından herkes dünyevi ya da uhrevi mekânda eşit seviyededir ve her insanın bir âlem olduğunu savunur. Bu onun hiçbir hiyerarşiyi kabul etmemesinin sonucudur.

41.Anarşizm felsefi olarak araç-amaç ikilemini benimsemez. Devrimi şimdi ve burada başlattır. Bu anlamda muarız olarak görülen ve aslında muarız olmayan Marksizmden hareket biçimi olarak da ayrılır.

42.Devrimin bir ruhu vardır ve bu ruh bugünden inşa edilecek toplumsal dönüşümün itici gücüdür.

43.Bundan hareketle erdem ve insandan alınanın geri alınmasına hemen-şimdi başlar.

44.Özgürlük kavramı anarşizmin temel düsturu olduğundan ve ahlaki bir kavram olduğundan ahlaksızlık değildir. Mevcut ahlak anlayışına karşı kendini immoralist olarak ilan etmekten de geri durmaz.

45.Anarşizm insanın özgürlüğünü, erdemini, ahlakını savunurken gelecekçi bir anlayışa da sahip değildir. Mevcut insan kültürünün yaratmış olduğu ahlakın ötesinden bir kültür ve ahlak olduğuna inanmaz. Yani hem geçmişte gelen ve hem de geleceğe akan bir ahlak anlayışına sahiptir.

46.Anarşizm ilerici bir düşünce değildir. İlerici olan düşünceler tarihselci olan düşüncelerdir – Marksizm gibi – ve ilericilik iktisadi gelişme ve büyüme hedefleri güder. Anarşizm gelişme ve büyüme gibi kavramları reddeder.

47.Anarşizm – Marksizm gibi – gelecekte ne olacağını bilen bir düşünce değildir.

48.Tarihsel olarak 19. Yüzyılda ortaya çıkan bir düşünce olsa da insanlık tarihi özgürlük mücadeleleri tarihi olarak anılabilir ve bu mücadeleler içinde anarşist fikriyata yakın duruşlar da olmuştur. Dolayısıyla bu fikriyatın batı ve doğusundan bahsetmek doğru değilken anarşizmi başka bir evren anlayışına sahip gözlerle okuyabilen ya da zaten öyle olan evrenlerin olduğuna açık olmakta yarar vardır.

Ekoloji :

49.Anarşizm endüstriyalizme ve teknolojik gelişmenin gelmiş olduğu bu aşamaya karşı durmuştur.

50.Teknolojik zihniyet kapitalizmle ve modernizmle beraber dönüşüme uğramış ve dünyanın ekolojik dengesini altüst etmiştir. Bundan hareketle anarşizm tasavvur ettiği toplumsal yapıyı ekolojik bir toplum olarak tanımlar.

51.Endüstriyel toplum dünyanın ekolojik dengesini bozmuş, doğaya savaş açmış bir zihniyetin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu aynı zamanda insanı doğadan koparan, doğayı düşman gören bir zihniyetin ürünüdür. Anarşizm –Marksizm ideoloji olmadan önce Marx ile fikri olarak koptuğu en önemli noktadır – bu fikre kesinlikle karşı bir düşüncedir. Evrende var olan varlıklar arasına bir hiyerarşi koymaz. Derin ekolojistlerin bir kısmının vardığı bir aşama olan insana düşmanlığa (misanthropy) da karşıdır.

52.Komün, özyönetim – Kürdistan’da birçok örneğini gördüğümüz gibi – ve kooperatif adıyla ortaya çıkan toplumsal örgütlenmelerin devletle bağlantılı çeşitli şekilleri var olmuştur. Anarşist düşünce adı komün ve özyönetim dahi olsa hiyerarşik bu örgütlenmelerden kesinlikle ayrıdır.

53.Komün, özyönetim ve kooperatif gibi örgütlenmeler silah zoruyla değil ortak bir gönüllülük ve herkesin katılmasıyla oluşacak örgütlenmelerdir. Zorla, yukarıdan aşağıya ve azınlık- çoğunluk hesabına göre kurulacak öğütlenmeler değildir.

54.İlerlemeci ve tarihselci tarih-toplum anlayışının bir ifadesi olan “geri toplum” – Marksizm ve Liberalizm bunu söylemiştir – anlayışı baskıcı ve otoriter bir zihniyetin de yansımasıdır. Primitif toplumlar, kabile toplumları ve cemaatlerinin birçoğu – Otarşik köy komünleri, Rus Mir toprak sistemi – esasen doğal ve anarşik – anarşist değil – toplumlardır.

[1] Anarşist Amentü, https://itaatsiz.org/?s=anar%C5%9Fist+ament%C3%BC

[2] Bu düşünürün takipçilerinden Janet Biehl, sosyal ekoloji ve komüniteryanizm taraftarı olduklarını ifade etmekte ve bugün Türkiye’de birileri bundan hareketle komüniteryanizmin anarşizmle alakasız ve yeni bir şey olduğunu sanmaktadırlar. M. Bookchin’in son zamanlarında düştüğü durumu ve bu durumunu ifade ettiği tek kavram Anarşizmi reddedip komüniteryanizmi benimsemek olmuştur. Biehl ise yakın arkadaşı olmaktan hareketle onun takipçisi konumundadır. Anarşizmle bir alakaları kalmamıştır. Bundan dolayıdır ki PKK’nin ve onun aslında otoriter ve manipülatif duruşundan rahatsızlık duymadan onlara güzellemeler dizmektedirler. Sosyal ekoloji fikriyatında olup kendini komüniteryan olarak tanımlayan anarşist düşünür sayısının da az olmadığını belirtelim.

Numan Bey

Not: Bu İlm-i Hal olası eksiklikleri de barındırıyor olabilir. Katkı sağlayacaklara ve eleştirilere her daim açıktır.

Visits: 58

2 YORUMLAR

  1. Sorum, sorunum sadece bu yazıyla alakalı değil. Şimdi aklıma gelen komün, özyönetim ve kooperatif gibi örgütlemelerinde sonunda bir yapı şekli var. Ve zamanla bu yapılar kendi içinde ister istemez bir kalıcılık, süreklilik barındırır. Buda daha doğru veya daha verimli yada daha az zayiatta sebep vermemek için, kabiliyet , beceri ve tecrübe gibi yeteneklere(Bu yeteneklere Sahip Bireylere) ihtiyaç duyar. Buda bir hiyerarşik yapıya tekabül etmez mi?
    2-Mesela, anarşizm… kesinlik seçim sistemine karşıdır, derken anarşizmi de sonuçta bir kalıba sokulmuyor mu? Yada anarşistler böyle davranmaz derken, yada buna destek olmaz veya buna kayıtsız kalamaz derken de buda bir kalıp olmuyor mu?

  2. Başlık (mızraklı ilmi hal gibi)ile içeriğin anlattığı (anlam?)oldukça kapalı, belirsiz. Deneme evrenselleştirme, genelleme, büzme ve dondurma ile engellenmiş. Numan bey “maniayla malul” derdi belki.Belki de medrese terbiyyesi göremediğimiz için “göçebe türkmanisi”nde kaldık.Ancak ilm-i hal acep “bilimsel bildirge” anlamına da gelir mi diye bir düşünceye (gark oldum)düştüm.’Hal’in anlamlarından ikisini bilmeme karşılık düştüğüm derinliklerde anarşizmin 19. yy.a sıkıştırılması da şaşkınlığımı eksiltmiyor.Bu Deleuzeci bir fraktalsa (fraktalı anladığımı, onu adlandırabileceğimi sanmıyorum) ölü bir şey. O ise “süreksizden” yinelemeyle (yenileme/tekrar) bütün şimdilerde oluşlar konulabilmeliydi.Tövbe estağfurullah!Yoksa Numan Bey 19. yy.da doğmuş olmasın!

bay Ram için bir yanıt yazın İptal

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz