Ana SayfaAnarşizm YazılarıDevletin Kökeni - 3 - Yerleşiklik – Harold Barclay

Devletin Kökeni – 3 – Yerleşiklik – Harold Barclay

Birkaç istisna ile tüm devletler yerleşiklikte nüfus artışıyla ortaya çıkmıştır. Bu kesinlikle eskinin ilk devletleri ve Yeni Dünya için geçerlidir: Sümer, Mısır, Çin, Meksika ve Peru. Bu kuralın tek istisnası Hunlar, Moğollar ve ilk zamanların Türkleri gibi kırsal göçebelerce yaratılan devletlerdir. Bunların hepsi o durumda var olan devletlerin örneği üstüne kurulan ve onlara bir yanıt olan ikincil devletlerdir. Fakat yerleşiklik söz konusu olduğunda bu göçebeler devlete uyum sağladıklarında onların artık yerleşik olduklarına işaret etmek gerekir. Ek olarak kır göçebeliğinin avcıtoplayıcıların göçebeliği ile aynı olmadığı akla gelmelidir. Yalnızca gerekli kaynak ve altyapı yokluğundan dolayı hiçbir avcıtoplayıcı göçebe topluluk asla bir devlet kurmamıştır. Diğer taraftan kır toplulukları sürüleriyle ve yan etkinlikleriyle – araç gereç üretmek gibi- büyük bir servete sahiptirler. Söylendiği gibi onların yürüyen erzak ambarları vardır.

İbni Haldun kırsal göçebelerin istila edip yerleştikleri yıkılmış şehirlerde kendi devletlerini kurduklarını ifade eden devlet kurma teorisini geliştirmiştir. Fakat yerleşik cemaat ve devletin, her ikisinin de zaten herhangi bir göçebelikten bağımsız olduğu gözlenmiştir.

Devletin oluşmasında yerleşiklik neden temel önemdedir? Devlet işgücünde uzmanlaşmasının olduğu nüfusta bir yoğunlaşmaya ihtiyaç duyar; idare için merkezlere ve büyük boyutlu bahçecilik ya da tarıma ihtiyaç duyar. Kır göçebeleri bir miktar vasat ziraatla uğraşırlar fakat hemen hemen hepsi gıdalarının bir bölümü için yerleşik çiftçilere bağımlıdırlar.

Yerleşik yaşamın en yoğunlaşmış biçimi şehirdir. Hemen hemen her durumda nerede şehir bulursanız orada bir devlet bulacaksınız. Polinezyalı devletler ve ilk Mayaların gerçek şehirleri yokmuş gibi görülür fakat şehirler devletin tamamlayıcı parçaları gibidir ve onlar uygarlığın görünür işaretidir. Onlar yalnızca idari merkezler değil aynı zamanda endüstri, zanaat ve ticaret için önemli alanlardır. Belki şehirlerin çoğunluğu pazaryerleri olarak var olmuşlardır ama diğerleri de dinsel haccın yöneldiği yerleşimler, devletlerin başkentleri ya da askeri merkezler olarak ortaya çıkmışlardır. Belki de yerleşiklik ve özellikle kent yaşamı devletin oluşmasında oldukça evrenseldir. Çünkü gücü kullanmada çok önemli olan istikrar ve süreklilik duygusunu sağlar.

Çeviren: Alişan Şahin

Hits: 46

Alişan Şahin
Öncesini bir tarafa bırakırsak 1989’dan itibaren birçok liberter, anarşist dergide katılımcı olmuş; güncel politik ve anarşizmin teorik sorunlarına dair yazılarıyla katkılar sunmuştur. 2012’de ise bir grup arkadaşıyla itaatsiz.org adlı internet sitesinin kurulmasında yer almış ve katılımcısı olmuş, birçok makalesini ve çevirisini bu sitede yayınlamıştır. Halen bu sitede editörlüğe devam etmektedir. Sitede birçok konuda yayınlanmış makalelerinin yanında içinde anarşizm, din ve İslam ilişkilerini ele alan bir makalesinin de olduğu “Anarşizm ve Din” (Öteki Yayınları) isimli basılı derleme bir kitabı bulunmaktadır.
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

EN ÇOK OKUNANLAR

Son Yorumlar

Devletin Kökeni – 3 – Yerleşiklik – Harold Barclay

Birkaç istisna ile tüm devletler yerleşiklikte nüfus artışıyla ortaya çıkmıştır. Bu kesinlikle eskinin ilk devletleri ve Yeni Dünya için geçerlidir: Sümer, Mısır, Çin, Meksika ve Peru. Bu kuralın tek istisnası Hunlar, Moğollar ve ilk zamanların Türkleri gibi kırsal göçebelerce yaratılan devletlerdir. Bunların hepsi o durumda var olan devletlerin örneği üstüne kurulan ve onlara bir yanıt olan ikincil devletlerdir. Fakat yerleşiklik söz konusu olduğunda bu göçebeler devlete uyum sağladıklarında onların artık yerleşik olduklarına işaret etmek gerekir. Ek olarak kır göçebeliğinin avcıtoplayıcıların göçebeliği ile aynı olmadığı akla gelmelidir. Yalnızca gerekli kaynak ve altyapı yokluğundan dolayı hiçbir avcıtoplayıcı göçebe topluluk asla bir devlet kurmamıştır. Diğer taraftan kır toplulukları sürüleriyle ve yan etkinlikleriyle – araç gereç üretmek gibi- büyük bir servete sahiptirler. Söylendiği gibi onların yürüyen erzak ambarları vardır.

İbni Haldun kırsal göçebelerin istila edip yerleştikleri yıkılmış şehirlerde kendi devletlerini kurduklarını ifade eden devlet kurma teorisini geliştirmiştir. Fakat yerleşik cemaat ve devletin, her ikisinin de zaten herhangi bir göçebelikten bağımsız olduğu gözlenmiştir.

Devletin oluşmasında yerleşiklik neden temel önemdedir? Devlet işgücünde uzmanlaşmasının olduğu nüfusta bir yoğunlaşmaya ihtiyaç duyar; idare için merkezlere ve büyük boyutlu bahçecilik ya da tarıma ihtiyaç duyar. Kır göçebeleri bir miktar vasat ziraatla uğraşırlar fakat hemen hemen hepsi gıdalarının bir bölümü için yerleşik çiftçilere bağımlıdırlar.

Yerleşik yaşamın en yoğunlaşmış biçimi şehirdir. Hemen hemen her durumda nerede şehir bulursanız orada bir devlet bulacaksınız. Polinezyalı devletler ve ilk Mayaların gerçek şehirleri yokmuş gibi görülür fakat şehirler devletin tamamlayıcı parçaları gibidir ve onlar uygarlığın görünür işaretidir. Onlar yalnızca idari merkezler değil aynı zamanda endüstri, zanaat ve ticaret için önemli alanlardır. Belki şehirlerin çoğunluğu pazaryerleri olarak var olmuşlardır ama diğerleri de dinsel haccın yöneldiği yerleşimler, devletlerin başkentleri ya da askeri merkezler olarak ortaya çıkmışlardır. Belki de yerleşiklik ve özellikle kent yaşamı devletin oluşmasında oldukça evrenseldir. Çünkü gücü kullanmada çok önemli olan istikrar ve süreklilik duygusunu sağlar.

Çeviren: Alişan Şahin

Hits: 46

Alişan Şahin
Öncesini bir tarafa bırakırsak 1989’dan itibaren birçok liberter, anarşist dergide katılımcı olmuş; güncel politik ve anarşizmin teorik sorunlarına dair yazılarıyla katkılar sunmuştur. 2012’de ise bir grup arkadaşıyla itaatsiz.org adlı internet sitesinin kurulmasında yer almış ve katılımcısı olmuş, birçok makalesini ve çevirisini bu sitede yayınlamıştır. Halen bu sitede editörlüğe devam etmektedir. Sitede birçok konuda yayınlanmış makalelerinin yanında içinde anarşizm, din ve İslam ilişkilerini ele alan bir makalesinin de olduğu “Anarşizm ve Din” (Öteki Yayınları) isimli basılı derleme bir kitabı bulunmaktadır.
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son Yorumlar