Ekofaşizm Kavramını Kullanmak Doğru mudur?
A. “Akıllı kullanım”
Esasen ekofaşizm kavramını Kuzey Amerika’da güya “Akıllı Kullanım” denen hareketle beraber düşünmüşümdür. (Amaç “kullanmak”tır, “Akıl” bir halkla ilişkiler örtüsüdür). Bu bağlamda “Akıllı Kullanım” esasen tüm Doğanın insan kullanımı için müsait olduğudur. Doğa, parklar ya da yaban hayatı koruma alanlarına “kapatılmamalı”, insanın “kaynaklara” erişimi daima öncelikli olmalıdır. “Akıllı kullanım” durumunda olan biri, “geleneksel” faşistçe faaliyetler düşünüldüğünde, ekolojiyi savunanlara ya da hayvanları savunanlara karşıdır. Anladığım kadarıyla bu durum -yukarıda yazdıklarıma karşın – ekofaşist teriminin kullanılmasını meşru kılar.
1984’te Nova Scotia’daki toplantıda (Atlantik Vegetation Menagement Association tarafından hazırlanan sözümona bir Eğitim Semineri) “Akıllı Kullanım” hareketinin üç ideoloğu – Ron Arnold, Dave Dietz ve Maurice Tugwell) konuşmuştu. Mesaj “bir hareketle savaşmak için bir hareket gereklidir” şeklindeydi. Başka bir şekilde söylersek Arnold’a göre ne endüstri ne de iktidar çevre hareketlerine karşı açık bir şekilde karşı koyamaz. Bundan dolayı “Akıllı Kullanım” hareketinin bu işi yapması zaruridir.
“Akıllı Kullanım” hareketinin faşist bileşenleri şunlar olmuştur:
1. Bazı kerestecilik, madencilik ve balıkçılık ve kendi tüketici yaşam biçiminin tehlikede olduğunu düşünen patlayıcı endüstrisi ile ilişkili olarak çalışan, popüler olarak yanlış yönlendirilmiş kişiler;
2. Politika/medya etkisi ve para sağlayan benzer endüstrilerle bağlantılı endüstriyel kapitalist ekonomik çıkarlarca verilen destek;
3. Nefret propagandası tarafından etkilenmiş olarak isteklilik, çevreciler ve taraftarlarına karşı şiddet kullanma ve gözdağı verme, onları şeytanlaştırma/günah keçisi yapma,
4. “Akıllı Kullanım”ın faaliyetlerine kanun uygulayıcılarca sessiz verilen destek; ve
5. Sadece insanın tüketimi ve endüstrisi için var olan eski ormanlar, okyanuslar ve deniz yaşamı ve genel olarak doğanın konu olduğu endüstriyel paradigmanın en derin çevre krizinde zorlayıcı olmayan bir atmosferde açık tartışmalara girmemek…
Kanada’da esas olarak iki çeşit “Akıllı Kullanım” faaliyeti görüyorum. Biri, çevrecilere karşı kereste endüstrisi işçilerinin eylemlerini dikkate alıyor. Mesela British Columbia’sında eski ormanların kesilmesine girişi engellemeyi kaygı ediniyorken diğer ekofaşist “Akıllı kullanım” faaliyeti esas olarak fok balıklarına karşı yönlendirilmiştir ve ikincil olan sadece fokları savunmaya gönüllü olanlara karşıdır. Böylece bir “Akıllı kullanım” insanı odağa yerleştirmiştir ve diğeri ise yaban yaşamına odaklanmıştır. Ekofaşist faaliyet denebilecek son bir örnek ise Uluslararası Orman Ürünleri işçileri ve diğerlerinin British Columbia’da Elaho Valley’de Eylül 1999’da kesilen ağaçların taşındığı yolu kesen çevrecilere karşı gerçekleştirilen fiziki saldırıda görülür. British Columbia Environmental Report, Kış 1999 sayısında ve daha fazla ve teferruatıyla Earth First! Journal’ın Aralık-Ocak sayısında bunlar yazılmıştır.
Bir diğer “Akıllı Kullanım” ekofaşist tipi faaliyet, özellikle Kanada’nın doğu sahillerinde fokların öldürülmesiyle ilgilidir. Öyle görülüyor ki foklara ve onları savunanlara yönelik bir nefret var. Bu fok avcıları ve pek çok balıkçıya, balık endüstrisinin şirketlerden oluşan bileşenlerine, federal ve eyalet idarelerine, özellikle Newfoundland ve Labrador hükümetlerine kadar genişletilebilir. (Örneğin eyaletin balıkçılık bakanı John Efford’un aşırı derecede öfkeli “Foklardan nefret ediyorum” konuşmasına bakınız.) Foklar balıkçılığın, özellikle morina avlanmasının, başarısız olmasının günah keçisi oldular. Kötü bir hükümet destekli savaş, devletin tüm kaynaklarını kullanma foklar üstünde sürdürülmüş oluyor. Bugün dünyada yaban hayata dair en büyük yıllık kıyım her kış Kanada’nın doğu sahillerine gençleriyle gelen buzul fokları (harp ve kapüşonlu foklar) ile ilgilidir. 275.000 Harp ve 10.000 kapüşonlu fok bulunmaktadır. Her dürüst ve bilgili kişi bu sayıların (buzda öldürme şartlarını hazırladığının) çok aşırı olduğunun farkındadır. Atlantik deniz bölgesinde yaşayan gri foklara yönelik armağanlı bir “av” da vardır.
Yukardakilere ek olarak: çalışmalarında ek olarak fok infaz planları da vardır. Balıkçılık Kaynaklarını Muhafaza Etme Konseyi denen kuruluş federal balıkçılık bakanına sunulan Nisan 1999 Raporu’nda yumurtlama döneminde ve yavru morina balıklarının korunmasını onaylarken, şunları yazmaktadır:
1. Fok sürülerini şu andaki nüfuslarının % 50 oranında azaltılması;
2. Sable adasındaki 20.000’in üzerindeki gri foklar için deneysel bir gri fok hasadının oluşturulması; ve
3. Tüm fokların öldürüldüğü sınırlı sayıdaki güya “fokların izole edildiği” bölgenin tanımlanması. Bu bölgelere Northumberland Strait, New Brunswick’in deniz tarafları ve Prince Edward Adası ve diğer alanlar dahildir.
Balıkçılık Kaynaklarını Muhafaza Etme Konseyi’nin foklar hakkındaki “Koruma için fokları öldürmemiz gerekiyor” beyanının ekofaşist bir aldatma sayıyorum. Ben aynı zamanda “Foklar çoktan da fazla” olduğundan dolayı deniz eko sisteminden yok etmek için aktif olarak çalışanları da ekofaşist olarak görüyorum. (Böyle insanlar için sanki çok fazla insan ya da balıkçı yokmuş gibi görünüyor).
Endüstriyel kapitalist toplumlar sürekli büyüyen ekonomiye, ekonominin esas parçası olarak artan tüketiciliğe, sürdürülemez ekolojik karbon ayak izine vs. ve artan nüfusa sahipler. Bunu değiştirmek için, (“kullanıma” açmak ya da öyle bırakmak gibi) kalmış küçük bir yaban doğa için mücadele için hiçbir isteğe sahip değildirler ve giderek vahşileşmektedirler. Kapitalistler ya da işçiler, ölümcül kısa dönem çıkarlar için ortaya çıkmayı reddeden, endüstriyel kapitalizmin devamında menfaatleri olduğunu düşünen kapitalistler ya da işçiler ekoloji pahasına durumu şiddetle savunmaya hazırdırlar. Fakat pek çok çevreci aktivistin yüzyüze olduğu bu gerçek “sahnede” olmasına rağmen, derin ekoloji hareketini ve taraftarlarını ekofaşizmle ilişkilendirme teşebbüsü devam ediyor görünüyor – yani ekofaşist saldırıları deneyimleyen pek çok insana iftiralar devam etmekte!
Çeviren: Alişan Şahin
Views: 66