Site icon İtaatsiz

Vatansızlığa Övgü

“Vatansızlık, silahsızlanmaktır. Savaşı anlamsızlaştırmaktır. Çocuklarını şehit olmak için yetiştirmemek, iki oğlum var onlar da feda olsun dememek, kendini demek zorunda hissetmemek, yani çocuğunu ve bütün çocukları özgürce sevebilmek, hiçbir şeyi onların iyiliğinin önüne geçirmemektir.”

Vatansızlık, vazgeçmektir. Mülkiyet haklarından, sahiplenmekten vazgeçmektir. Burası, buralar, orası, oralar, hepsi benim, tek bir çakıl taşını bile vermem demekten hicap duymaktır. Vatansız bu yüzden paylaşımcıdır, insancıldır, dağa taşa ‘önce vatan’ diye yazmak yerine, ‘önce insan’ diyebilmektir.

Vatansızlık kimsenin ev sahibi, kimsenin misafir olmama, dolayısıyla kimsenin kimseyi kovmaya hakkı olmama durumudur. Vatansızlık, bir büyük sofra özlemidir. Herkesin oturacak yeri olacağı, ekmeği bölüşeceği, yemişleri birbirine ikram ederek yiyeceği. Vatansızlık bu yüzden sınırsızlık demektir. Sınırların olmamasıdır. Kesintisiz bir geçişlilik, akışkanlık halidir. Vatansızlık ayrılıklar değil, buluşmalardır. Düşmansızlıktır, kahramansızlıktır, hainsizliktir, saldırgansızlıktır, kitle olmamak, kitleler halinde kabarmamak, tekil ama bir arada, birlikte olmaktır.

Vatansızlık, uğruna canını vereceğin ve can alacağın bir toprak parçasının olmamasıdır. En büyük kötülükleri yapmayı mubah kılacak, suçluyu kahraman yapacak bir gerekçenin olmamasıdır. Bu yüzden vatansızlık hesap verebilirliktir. ‘Her şeyi vatan için yaptım’ diyememektir. Ne yaptığını, neden, niçin yaptığını, dosdoğru söylemek zorunda kalmaktır. Ve bu yüzden, yani arkasına sığınacak mazeret olmadığı için, kendi vicdanınla baş başa kalmaktır.

Vatansızlık aynı zamanda başına buyrukluktur ve efendisizliktir. Ahlak anlayışına, kendi doğrularına uymayan bir şeyi sana yaptırmak için yüce bir gerekçe bulma şansını kimseye tanımamaktır. Bu yüzden de başı dikliktir.

Vatansızlık, silahsızlanmaktır. Savaşı anlamsızlaştırmaktır. Çocuklarını şehit olmak için yetiştirmemek, iki oğlum var onlar da feda olsun dememek, kendini demek zorunda hissetmemek, yani çocuğunu ve bütün çocukları özgürce sevebilmek, hiçbir şeyi onların iyiliğinin önüne geçirmemektir.

Vatansızlık evini, sokağını, çocukluğunu geçirdiğin okul bahçesini, çeşmeyi, dut ağacının gölgesini sevmek, özlemek, hasretini çekmek, ya da kovulduğun toprakların, büyükannelerinin, büyükbabalarının yurdunun seni çağırması, oraya dönmek istemek, orada kendini ait olduğun yerde hissetmek, orayı güzelleştirmek, yaşanır kılmak istemek, ama bayrağını, herhangi bir bayrağı, herhangi bir yere dikmek, devletini, ordusunu, polis teşkilatını kurmak gibi bir derdi olmamak demektir. Ama aynı zamanda ait olduğu, anasının atasının yattığı yerde insanca yaşamak isteyeni de vatan parçasında gözü olmakla suçlamamak, şüpheli şahıs yapmamak demektir. Vatansızlık toprağın insana değil, insanın toprağa, havaya, suya, gökyüzüne ait olmasıdır.

Bu yüzden de vatansızlık, iktidarsızlık demektir aynı zamanda. Gücün belirleyiciliğini, çözücülüğünü bile bile, son sözü gücün söylediğini, güçlü olanın haklı sayıldığını, güçlü olanın saygı ve sevgi gördüğünü, güçlüye tapıldığını, menzile ancak güçle ulaşılan bir dünyada yaşandığını bile bile, güçten, güce sahip olmaktan, ya da zaten sahip olduğu gücü kullanmaktan vazgeçmek demektir. Vatansızlık bütün silahları indirmek demektir.

Ayşe Günaysu – 12.04.2006

(Savaş Karşıtları’ndan alınmıştır)

Visits: 79

Exit mobile version