“Vahşi kabilelerin yaşamından çıkarılacak dersler arasında, bir toplumun, düzeni polis olmadan nasıl koruyabileceği de vardır.” (Tylor, II, 134)
Avcı toplayıcı toplum türü, insan toplumlarının en eskisidir; insanlığın kültürel başlangıcından itibaren gelen ve o zamandan beri yaşamının yaklaşık yüzde 99’unu kapsayan yaşam tarzını betimler. Yaklaşık 12 bin yıl önce, bitki ve hayvan evcilleştirmenin keşfiyle, avcılık ve toplayıcılık azalmaya başlamıştır. Bugün yeryüzünde sırf avcılık toplayıcılıkla geçinen hiçbir insan topluluğu yoktur. Inuitler ve Kutup Yerlileri bile tamamen avcılık ve toplayıcılığa bağımlı yaşam tarzlarını terk etmiş, bunun yerine uluslararası lüks pazara kürk ve çeşitli mallar sağladıkları bir yaşam tarzına geçmişlerdir. Başka yerlerdeki avcı toplayıcılar, mesela Hindistan’da ya da Doğu ve Orta Afrika’nın bazı kısımlarında yaşayanlar, genelde komşu tarımcı ya da bahçeci bir topluma bağımlı, uzmanlaşmış profesyonel avcı kastıdırlar.
Avcı toplayıcılar basit toplumlar kurarlar ve günümüze kadar gelen diğer toplum türlerinden ziyade, insan toplumunun en eski biçimine benzeme anlamında ilkeldirler.6
Fakat bu toplumları, arkaik olanların aynısı olarak düşünme hatasına düşmemeliyiz. Çağdaş avcı toplayıcılar, bir tarihi olan herkes gibi, günümüz insanıdırlar; Paleolitik bir geçmişin taşlaşmış kalıntıları değildirler. Diğer insanların çoğundan farklı oranda ve farklı biçimlerde değişmişlerdir. Tarihleri evrimsel değişimin çeşitli patikalarını temsil eder, evrimsel bir silsilenin dibinde ya da sabit belli bir evresinde olmaları gerekmez.
Avcı toplayıcılık toplumların bir türü ya da sınıfıysa da, böyle toplumlar bir tenceredeki bezelyeler gibi farklılaşmamış değildirler. Genel geçer kanının aksine aralarında ciddi oranda farklılıklar vardır. Türün öne çıkan özelliklerini tanımlarken, önemli bir takım değişkenleri de belirtmeliyiz.
Bu toplumlar yabani, evcilleştirilmemiş besinlere bağımlıdırlar: vahşi av hayvanları, balıklar, bitkiler. Buna rağmen, seçtikleri bazı kaynakların tüketiminde uzmanlaşmaya eğilim de görülür. Diyelim aslen deniz memelilerini avlayanlar vardır; diğerleriyse daha çok balıkları avlamayı tercih eder. Büyük av hayvanı avlamakla tanınan halklar vardır; kimileri de yabani tohum toplamada uzmanlaşmıştır. Hem ot hem ete dayalı bir beslenmeyi daha çok tercih edenler de epeyi fazladır.7
Yabani yiyecek kaynaklarına bel bağlamak, diğer geçim kaynaklarına oranla olası kültürel gelişime daha fazla sınır koyar. Bir halkın yapabileceği, icat edebileceği ve faydalanabileceği şeyler üzerinde çok daha katı tahditler vardır, zira sadece doğanın sunduğu istikrarsız ve güvenilmez kaynaklara bağımlıdırlar. Tarımcı bir toplumla kıyaslandığında, bir dahaki öğünü ne zaman yiyebileceklerini bilemezler. Ama bu sürekli çaba isteyen ya da günü gününe anca geçinilen bir hayat tarzı değildir. Bu durum daha çok köylülüğün ya da 19. yüzyılda fabrikalarda çalışan işçi sınıfının durumunu tanımlamaya uygundur. Sıradan avcı toplayıcılar grubun her üyesinin ihtiyaç duyduğu kaloriyi sağlayacak yiyecek kaynağını bulur; üstüne, toplumun geleneksel, törensel ya da ayinsel ihtiyaçları için de gerekeni sağlarlar. Aslen balıkçılıkta uzmanlaşmış olan bazı toplumlar “fazlalık” yaratabilmiş, tarımcı bir toplumdan daha güvenli bir besin kaynağına sahip olabilmiştir. Her durumda, hiçbir insan toplumunun geçim tarzının parametreleri, onu keşif ve deneyim yapmaktan geri bırakacak denli katı değildir.
Avcı toplayıcı toplumlar şaşmaz şekilde kafile tipi örgütlenmelerdir. Bunun anlamı, alana bağlı temel sabit grubun nispeten küçük, muhtemelen 100 kişiden az olduğudur. En azından kandaş kişilerden oluşan bir çekirdek vardır ve çoğu örnekte kafile içindekilerin hepsi birbiriyle akrabadır. Grup, aynı zamanda diğerlerinin de ona ait olarak gördüğü bir toprak parçasıyla tanımlanır.
Normalde göçebelik böyle toplumların karakteristiğidir. Fakat bu amaçsızca ortalıkta dolandıkları anlamına gelmez. Rasyonel bir plana göre bir kamptan bir kampa periyodik olarak hareket ederler. Göçebelik ve özellikle yaya göçebelik maddi eşya birikimini engeller. Göçebe avcılar, sırtlarında öteki kampa taşıması güç olduğundan büyük denkler yapmazlar. Avcı toplayıcı insanların küçük bir azınlığı yerleşiktir, köylerde yaşar.
Avcı toplayıcı topluluklar taş, ağaç, kemik ve fildişi aletlerin kullanımına dayanan bir teknolojiyi paylaşırlar. Madencilik zanaatını bilmezler.
Sosyal farklılaşma ve işler arasındaki uzmanlaşma minimaldir. Sosyal roller akrabalıktakiyle sınırlıdır, roller cinsiyete ve yaşa göre değişir. Toplum Radcliffe-Brown’un “yüksek oranda ikâme edilebilirlik” dediği şeyle tanımlanır. Yani bir kişinin yerini başka birinin doldurması kolaydır. Yetişkin bir erkeğin yerini rahatlıkla başkası alabilir. Böylece nispeten aynı yaşlarda ve aynı cinsiyetten olan herkesin aynı kategorideki başka birinin yapabileceklerini yapması beklenir. Dolayısıyla yetişkin bir erkek bütün sanatları uygulayabilir, daha doğrusu ortada öyle bir sanat yoktur. Buna rağmen, böyle toplumlarda uzmanlaşma eğilimi gösteren kişiler de vardır, mesela bir kişi ok uçlarını biçimlendirmeye gruptaki diğerlerinden daha yatkın olabilir, birisi ritüelleri uygulamada ya da tedavilerde daha bilgili olabilir. Aslında bazı örneklerde şaman yarı zamanlı bir uzman işlevi görür.
Böyle toplumlar, “prestijli konumları doldurabilecek her yaş ve cinsiyetten kişi kadar prestijli konumun mevcut olması” anlamında eşitlikçidirler. Aynı zamanda, “eşitlikçi bir toplum, icra gücüne sahip kişilerin sayısını sabit tutmak ya da sınırlamak için herhangi bir araca sahip değildir” (Fried 33). Bununla birlikte, eşitlikçilik cinsiyetler ya da yaş grupları arasında eşitlik olduğu anlamına gelmez. Örneğin Inuitler gibi çok az avcı-göçebe toplumunda cinsiyetler arasında büyük bir eşitlik vardır. O durumda bile gene de erkekler daha üstün görülür.
Payeli toplum [rank society] olarak düşünebilecek çok az sayıda avcı toplayıcı topluluk vardır. Payeli toplumlarda “değer verilen konumlar sınırlıdır, dolayısıyla yeterli beceriye sahip olanların hepsi bu statülere ulaşamaz. Böyle bir toplum tabakalı olabilir de olmayabilir de. Yani bir toplum, tüm üyelerinin temel yaşam kay- naklarına ulaşmasını etkilemeksizin prestij konumlarını keskin bir şekilde sınırlayabilir” (Fried, 110).
Farklı kritere dayanan bir sınıflamada Elman Service “şefliği”, Fried’ın payeli toplumlarıyla bazı yakın paralellikleri bulunan bir toplum tarzı olarak tanımlar. “Şeflikler, sürekliliği olan merkezi bir aracının koordinasyonu ile yeniden paylaştırılabilir toplumlardır.” Merkezi aracı, ekonomik, dini, siyasi bir rol edinir (Service, 1962, 144). Komünal zenginliğin “dağıtıcısı”, bir “şef ” ya da nüfuza, sorumluluğa ve zenginliğe sahip yerleşik konumdaki bir kişidir. Bu “dağıtıcı” ya da şefin politik rolü ciddi oranda de- ğişir. Anarşik “kutupta”, aşağıda verilen Yurok ve Kuzeybatı Kıyı Yerlileri vardır. Öteki uçta ise aslında küçük krallar olan Afrikalı şef ler ve Polinezyalılar bulunur. Avcı toplayıcılar arasında bu “şeflik” ya da “payeli” toplumlar en varlıklı ve ekonomik açıdan en güvenli toplumlar olma eğilimi gösterirler.
Anarşi avcı toplayıcılar arasında günlük düzendir. Aslında eleştirmenler yüz yüze ilişkide olan küçük bir grubun niye yönetime ihtiyaç duyacağını soracaklardır. Ve hiç şüphesiz, Fried’ın tanımına göre tamamen eşitlikçi denebilecek herhangi bir toplum anarşiktir.
Eğer böyleyse, daha ileri gidebiliriz ve eşitlikçi avcı toplayıcılık en eski toplum tipi olduğuna, zamanın uzun bir döneminde hâkim olduğuna –on binlerce yıl– göre, anarşinin de en eski ve en dayanıklı rejim türlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. On binlerce yıl önce herkes anarşistti.
6. Bazı avcı toplayıcı toplumlar bahçecilikten bu tarza dönmüşlerdir. Amazon yağmur ormanlarındaki yerli toplumlarının pek çoğu ve Kuzey Amerika düzlüklerindeki bazıları (örneğin Çayenler) böyledir.
7. Daha önce belirttiğimiz gibi, bu toplumların çoğu artık mevcut değildir, fakat genel akış itibariyle onlardan şimdiki zaman kipi içinde bahsedeceğiz.
Harold B. Barclay
Views: 61