adam ve gece
Gecenin bu ilerlemiş saatinde
beni nereye sürüklersiniz imgeler
anladık, tam iki gün sonra
sabahın ayaz sonbaharı
görünce pencerede
gözlerinde sevgi taşıyanı
ısıya kesilecek.
Anladık, yürek atışlarının lokomotiflerle yarışını
yorgun değirmenlere su yetiştiren
arklarını yaşamın.
Şimdi içimde bir başkent
oldukça büyük bir alan
iğne atsam yere düşmez
göğe dönmüş gırtlaklardan
kopup yayılan
en güzel öfke şarkılarıdır
marşlar
güneşi avuçlar gibi yüreğimi yakan.
Gecenin bu saati
özlemler Siirt işi bir battaniyeyle
örtmüşken üşüyen bedenimi
tahta banklı bekleme salonlarında
ellerinde dönüş biletiyle bitkin, bıkkın
oturanlar
üzüncümü çoğaltan ayrılıklardır.
Kavuşmalar ve kahrolası hoşça kallar
ve gecede apansız inleyen makine sesleri
uykulu, bitkin, direngen bakan gözlere saygıdan
terli yaz yolcularına
yamaçlarda gözelerinden kaynayan soğuk sularla
sevinçle, gururla
serinlik dağıtılmalı.
Unutmadan bir de
içinden geçtiğimiz zamanı
yılanlar sokulurken gölgelere
kasılırken kertenkele boyunlarının
boz damarları sarı sıcaklarda
içildikçe gönülleri serinleten
sonra tükenen sular gibi
sevinçle hazır olunmalı olası tükenişlere.
Kasım 1984
kısıktır sesimiz ey yaşam
Niçin evlenirler diyemeden
danışıksız çalar davullar zurnalar
bir çığlık
bir haberdir yaşam
karışır tozlu yollara
yaz yağmurlarıyla
umut sellenir bir bozlak olur.
Tınaza bakma çiftçiye sor
ağlamaklı sevinç
suskun, üzünçlü bir gururdur harmana yığılan
yenik ordulardan bir başına kalmış askerdir
harmanda üzüncün güneşinde oturan.
Sigara, kumaş, otomobil
ekmek, radyo, varil
ilaç, ölüm ve yaşam
sor ellere
tozdur, veremdir
söz verilip alınamamış bisikletlerdir
utanarak, sıkıntıyla taşınmaktır
daha gelmeden yirmisine
kadın hastalıkları hekimlerine.
Öfkemiz ışıtır biriket duvarlı konduları
köşelere ürkerek sığınır çoçuklar
acı akarken ilksabaha
filelerde üzünç tıklatır
akşam iş dönüşü kapılarımızı.
Yarışır safkan atlar alınlarımızda
usulca açılırken cüzdanlar
hep onlar kazanır
biliriz
gene de her ayın dokuzlu günlerinde düşleniriz
bir çıksa en büyük para
sesimiz
bir büyüse şu çocuklar
içimizde kurulmuş oturan yoksunluğun
acısıyla kısılır.
Aralık 1984
Views: 85