bir direniştir yalnızlığa sevgi
Yürümüşsen diz boyu karda
korku yoldaş olmuşsa fırtınalarda
bir dağ evi, açılan kapı
ocakta meşe ve fokurdayan çaydanlık
iner yüreğinin dağlarından asi bir sevgi.
Uzun yürüyüşler sonu
sevdiceğinden uzak
bilenmişse öfken
çekilip sırtını dayama kayalara
gözlerin derin vadilerdeyken
bir sevda tüyü
bir diken
konar en pamuk yerine gönlünün.
Doldurup anıları çantana
düşmüşsen yollara
yaşadığı yaşadığın şehirse
verilmiş sözün olsa
sevdasız yaşamaya
bir direniştir yalnızlığa sevgi
bu kentte.
Geçmiş günleri andığında
bir boşluk göğsünde aniden
iç çekişin, dolan hava ve bir kasırga
tazeleme sigaranı, boşuna
bağrında düğümlenen hasrettendir.
Aralık 1984
göç yollarında
Dalından beyaz çile toplayanlarlaydık
yüklendik terli bedenlerimize
serin köpükcükleri
on üçündeki sevdalı ellere değdik
kınalandık
yad değildiler top top sarılmış bezlere
kırk kuruş fazlasını katanlar
tipili dağların hasret paylaşan
al bir fuları olacağını bilmeseler de.
Bilemezlerdi düğün bayraklarında
naralarla dalganışlarını
sevinçle döşeli odaların
küs ıssızlıklarında
sokaklara sırlanıp sığınacaklarını.
Bilemezlerdi bakır yüzlü Kırmanj kızları
dost düğünlerine armağanlarını.
Bilmeseler de kesemezlerdi
uçulan gecelere köprülenen
acı, terli çırpınışlarını.
Şimdi bir boşluktur sevgili, bağrım
uçsuz bucaksız topraklar
sıkıntılı yaz sıcakları
korkuyla sessizlik
terk edilmişliğin demli yalnızlıkları
ah bir eksiklik var bu kentte.
Üzüm satan kadın susmuş
kasanın üstünde üvezler
caddeden yüze vuran bir sıcak yükseliyor göğe
askerler devriyede
uçak sesleri
tezgahın üstünde yırtılmış göklü bir kumaş
bir boşluk kentle yüz yüze
yokluğa ağıt yakıyor.
Daha yarım saat önce
sen miydin, sesin miydi ahizede
bir boşluk gazete resimlerinde
boşlukta eller
iri yazaçlar caka satıyor.
Yaşamımız ayrılıklarca damgalı
kavuşmuşsak her şeye inat
artık çiçek çağı çağımız deme
gecelerin güvercin kaldıran çığlıklarını
unutamamak
ayrılıkları kanıksamak mı
annelerin gelemeyişleri
baharı bekler gibi bekledikleri görüşlere
bunları unutamamak
ayrılıklara tapınmak mı sevgili
beton duvarlar, karınca yuvalarının düşleri
bunlarla alt etmek zamanı
orada bu oyunlarla oyalananları unutamamak
kendi yalnızlığına kıvranmak mı?
Bilesin sevdiceğim
yeni denizler sensizlikte taramıyor saçlarını
ne yapar ya bu kentte bu adam
ellerinde yalnızlıklar
yüreğinde, usunda, adımlarında sen
her soluğunda sen
düşmüşken aylaklığa
geçer çiçekçi dükkanlarının önlerinden
kahreder ayrılıklara
kahrolur ayrılıklarca.
Ekim 1984
Views: 164