Yaza geliyoruz, uzun günlere güneşin doğuşu batışı, işim gücüm. Onlar bana içlerini dökmüşler önüm kırık dökük olmuş. Gülümsemeleriyle, aşağı inen gözlerle, titreyen dudaklarıyla, öfkeyle soluyan burunlarıyla, sıkılan terleyen elleriyle, soran yüzleriyle, gözyaşlarıyla önüme dökülmüşler… Savaş zamanı gibiydi hepsini dinledim. Koltuk değnekleriyle topallayarak bana yürümüşler, kekeleyip cümle başlarına ünlem koymuşlar. Zaman… zaman… kıymık kıymık çekiyorsun canımızdan, yıldızları gösteriyorsun, mora bürünen akşamları, yanakları al al sabahları, zaman… yüzümüze çiziyorsun kendini yüzümüzden dökülürlerken, dökerken… Delik değilim akıtamıyorum zaman, genişliyorum senin içinden. Senin kadar yol alıyorum. Yazdığın bütün büyük harfli cümlelerin sonuna noktaları koyuyorum, dökülenleri topluyorum…
Haziran 2009
Views: 264