‘İçki’ (Boisson)’nin B’si
Parnet: Tamam, B’ye geçelim. “B” biraz özel, içki hakkında. Tamam, siz de bir zamanlar içerdinizve sonra bıraktınız, merak ettiğim içmenize neden olan neydi? Haz için miydi?
Deleuze: Evet, zamanında çok içtim… çok çok içtim… Nihayetinde bıraktım ama çok içtim… İçmeme yol açan neydi? Cevap vermek zor değil, en azından ben öyle düşünüyorum… Çok içen diğer insanları sorgulamalısınız, mesela alkolikleri. Ben içkinin bir miktar meselesi olduğuna inanıyorum. Bu yüzden yemek ile eşdeğer bir tarafı yok, çok fazla yiyen insanlar olmasına rağmen bu böyle – yemek beni her zaman tiksindirmiştir, o yüzden konumuzla alakası yok. Ama içmek… Birinin öyle rastgele bir şey içmemesini anlayabiliyorum, çünkü her içkicinin favori bir içkisi vardır, ki o yapının içerisinde kişi miktar meselesini kavrayamaz.
Peki bu miktar meselesi nedir? İnsanlar bağımlılar ve alkolikler ile alay ederler çünkü onlar şöyle der hep:, “Sorun yok, kontrol bende, istediğim zaman bırakabilirim”. İnsanlar bu söylenilen ile alay ederler çünkü onların ne kastettiğini anlayamazlar. Buna dair hatıralarım var, bence içen herkes bunu anlayabilir. İçtiğinizde, son kadehe ulaşabilmeyi istersiniz. İçmek, kelimenin tam anlamıyla her şeyi o son kadehe erişebilmek için bir düzen içinde yapmaktır. İlginç tarafı bu.
Parnet: Limitlere kadar mı?
Deleuze: Güzel, limitin ne olduğu, karışık bir konu, şöyle diyeyim… bir başka deyişle, alkolik içmeyi bırakmak için asla teslim olmayan kişidir, yani, son kadehe ulaşana kadar içmeyi bırakmayan kişidir. Peki bu ne anlama geliyor? Bu [Charles] Peguy’un yaptığı o çok güzel açıklamadaki gibidir, “Son nilüfer ilkini tekrar eden değildir, ilk nilüfer ondan sonra… gelenleri ve nihayet sonuncusunu tekrar eder.” İlk kadeh, son kadehi taklit eder, o an için o son kadehtir.
Peki bir alkolik için son kadeh, ne anlama gelir? Sabah uyanır, şayet gündüzcü bir alkolik ise- istemediğiniz kadar çeşidi var emin olun – şayet gündüzcü ise, tamamıyla o son kadehe ulaşacağı zamana odaklanmıştır. Birinci, ikinci, üçüncü onu ilgilendirmez… Daha fazlasıdır onu ilgilendiren… Cin gibidir alkolik, kurnazdır… Son kadeh şu anlama gelir: bir değerlendirme yapar… bir değerlendirme vardır orada. Sızıp kalmadan ne kadarını kaldırabileceğini ölçüp biçer… değerlendirir… Bu önemli ölçüde kişiye göre değişir. Son kadehi ve ona erişeceği yolu, sızıp kalmadan geçebileceği şekilde, değerlendirir.
Peki bu “son” ne demek? Şöyle ki, demek ki o gün bir kadehi daha kaldıramayacak, o son kadeh ertesi gün tekrar içmeye başlamasını mümkün kılar… çünkü şayet son kadehi aşarsa, tam aksi yönde, kapasitesini aşmış demektir, ancak son kadehe gücü yeter demektir. Şayet son kadeh kaldırabileceğinden fazlası ise, yani içtiği son kadeh onun limitini aşıyorsa, sızıp kalır, mahvolmuştur, hastaneye gitmek ya da alışkanlıklarını değiştirmek zorundadır artık, kendini toplamalıdır.
O aşamada der ki, “son kadeh” sonuncusu değildir, sondan bir öncekidir. Sondan bir öncekini aramaktadır. Bir başka deyişle, bir tabir vardır bunun için, sondan ikinci… Son kadehi aramamaktadır, sondan ikinciyi aramaktadır.
Parnet: En son…
Deleuze: En son değil, çünkü en sonuncu onu planlarının dışına çıkaracaktır. Sondan ikinci sonuncudur… ertesi gün tekrar başlamadan önceki sonuncu. Yani diyebilirim ki alkolik şöyle diyen, sürekli şunu söyleyen – ki bunu kafelerde, alkoliklerin biraraya geldiği yerlerde duyarsınız, biri diğerini dinlemekten hiç sıkılmaz- yani alkolik sürekli, bıkmadan usanmadan, “Tamam, bu sondu.” diyen kişidir ve bu son kişidien kişiye değişir, ama son her zaman sondan ikincisidir.
Parnet: Ve alkolik aynı zamanda, “Yarın bırakıyorum”. diyendir.
Deleuze: “Ertesi gün bırakmak”? Hayır, o asla “Yarın bırakıyorum.” demez, “Bugün bırakıyorum, yarın devam edebilmek için.”
Parnet: Eğer içmek durmamak anlamına geliyorsa… ve sık sık bundan söz etmek, o zaman birisi içmeyi nasıl tamamen bırakır, çünkü siz içmeyi tamamen bıraktınız…?
Deleuze: Bu çok tehlikeli, eğer çok hızlı gidilirse, Michaux bu konuda her şeyi söyledi. Bana göre, uyuşturucu ve alkol sorunları birbirinden pek de ayrı değil. Micahux bu konuda her şeyi söyledi… Çok tehlikeli hale geldiğinde zamanı gelmiştir. Yine, burada o ayırtı var… ben dil ile sessizlik arasında, ya da dil ile hayvanlık arasındaki ayırtıdan bahsederken; bu ayırtıda ince bir ayrım noktası var. biri diyebilir ki tamam içmek ya da uyuşturucu… Eğer seni çalışmaktan alıkoymayacaksa istediğini yapabilirsin. Eğer bu canlandırıcı, uyarıcı bir şeyse… hatta herhangi birinin bedenini bir kurban olarak sunması bile olağan. Bahsettiğimiz eylemlerde tamamıyla kendini kurban olarak sunan türden bir tavır var, içmek, uyuşturucu kullanmak, birinin bedenini kurban etmesi… Neden?
Şüphesiz kişinin alkol olmadan karşı duramadığı bütünüyle çok güçlü bir şey var. Alkole karşı durabilmek meselesi değil… Muhtemelen kişinin inandığı, inanmaya ihtiyaç duyduğu; kendisinin görmesi, hissetmesi, düşünmesi sonucunda direnebilmek için ihtiyacı olduğuna veya onda ustalaşmak için kişinin yardıma ihtiyacı olması, alkolün, uyuşturucunun vs.
Deleuze: Yani limitler meselesi, epeyce basit… içmek, uyuşturucu kullanmak, bunlar çok güçlü bir şeyi neredeyse mümkün kılıyor, kişi sonrasında bedelini ödese bile, bu böyle bilinir. Ancak bu çalışmak ile ilgili, çalışmak. Ve apaçık ki içmek birini çalışmaktan alıkoyuyorsa her şey tersine dönecektir, ya da uyuşturucu kullanmak, çalışmamanın bir yolu olduğunda, mutlak tehlike bu, kişinin artık hiçbir ilgisi kalmaz o aşamada. Ve aynı zamanda, daha da apaçık ki buna rağmen bizler içmenin gerekliliğine kaniyiz, uyuşturucu kullanmanın gerekli olduğunu kaniyiz, gerekli değiller… Belki de kişinin ancak bunları deneyimlediğinde uyuşturucuya, alkole müteşekkir olup akabinde onlarsız yapabilir hale gelmesi gerekiyordur.
Görüyorsun, Michaux’nun bunların her birini dikkate almasına hayranım… Her birini bırakıyor, ve buradaki avantajı görüyor; çünkü ben içmeyi nefes almakla, sağlıkla ilgili sorunlar yüzünden bıraktım. Apaçık ki kişi ya bir yerde duracaktır ya da onsuz yapacaktır. Tek muhtemel ufak mazeret ancak onların; o kişinin çalışmasına yardım etmesidir, sonrasında fiziksel olarak bedelini ödeyecek olsa bile. Ama kişi devam ettikçe, giderek daha çok işine bir katkısı olmadığını anlar.
Parnet: Michaux vardığı son durumda olduğu gibi onlarsız yapmak için epeyce bir müddet alkol kullanıp uyuşturucu kullanmış olmalı. Ve bir başka açıdan, dediğiniz gibi içtiğinizde, bu çalışmaktan alıkoymamalı, ancak içmenin size bir şekilde destek olduğunu algılamalısınız, ve bu “bir şekilde” hayat değil… Yani orada da sizin tercih ettiğiniz yazarlara dair bir soru peydah oluyor…
Deleuze: Evet, o hayat…
Parnet: Hayat mı?
Deleuze: Hayatta “bir şekilde” çok güçlü bir şey vardır. Bir şekilde dehşet verici olmasına gerek yoktur, sadece bir şekilde çok güçlü, bir şekilde çok kuvvetli. Bazılar içmenin seni “bir şekilde” bu çok kuvvetli aşamaya getireceğinin aptalca olduğuna inanır, şayet Amerikalıları nesiller boyu ele alırsanız, Amerikan yazarlarını…
Parnet: Fitzgerald’den Lowry’ye…
Deleuze: Fitzgerald, en çok hayran olduğum Thomas Wolfe… tüm bu alkolizm silsilesi, aynı zamanda, şüphesiz onların bu “bir şekilde” ve “bir şey”i algılamalarına… büyük oranda yardım ediyor, mümkün kılıyor.
Parnet: Evet, ancak ayrıca kendileri hayatın içinde herkesin algılayamadığı çok güçlü “bir şey”i algılamışlardı, hayatın içinde çok güçlü bir şeyi hissetmişlerdi…
Deleuze: Doğru, çok doğru… Hissetmeni sağlayacak olan şey alkol değildir…
Parnet: … tek başlarına algıladıkları hayatın içindeki güç.
Deleuze: Katılıyorum… Tamamıyla katılıyorum.
Parnet: … ve Lowry için de aynı…
Deleuze: Tamamen katılıyorum… kesinlikle… Çalışmalarını yaptılar, ve alkolün onlar için ifade ettikleri…, evet, bir risk aldılar, onda bir fırsat gördüler çünkü, doğru ya da yanlış, alkolün onlara yardımı olacağını düşündüler. Benim de kavramlar üretirken alkolün bana yardımı olduğuna dair bir hissim var… Tuhaf… Hem de felsefi kavramlarda, evet, bana yardımı oldu, ve sonra bana bir yardımı olmamaya başladı, bilakis benim için tehlikeli hale geliyordu, artık çalışmak istemiyordum. O aşamada, vazgeçmelisin, hepsi bu…
Parnet: Bu daha ziyade Amerikan geleneğine benziyor, çünkü alkole bu denli tutkusu olan pek fazla Fransız yazar tanımıyoruz, ve buna rağmen halen bir şekilde zor olan bir şey… onların yazışlarına ait bir şey var…
Deleuze: Güzel, evet, evet, ama Fransız yazarlar, yazmaya dair görüşleri aynı değil… Bilemiyorum… Şayet Amerikanlardan çok fazla etkilendiysem, bu görüş meselesi ile ilgilidir. Onlar bir bakıma öngörücüler (voyant) (2). Şayet biri felsefenin, yazmanın, bir mesele olduğuna inanıyorsa, mütevazı bir deyişle bir şeyleri “görme” meselesi… başkalarının görmediği bir şeyi “görmek”, işte bu pek Fransızların edebiyatı ele alışları gibi değil. Buna rağmen Fransa’da oldukça fazla alkolik var…
Parnet: Ama Fransa’daki alkolikler, yazmayı bıraktılar, en azından biz hiç birini tanımıyoruz… ve [alkole] düşkün hiç filozof da tanım…
Deleuze: Verlaine hemen şuradaki caddede yaşadı, Nollet caddesi…
Parnet: Ah evet, Rimbaud ve Verlaine istisnaydılar…
Deleuze: Beni tahrik ediyor orası. O caddeden geçtiğimde burası şüphesiz Verlaine’in geçtiği yerlerdir, burası kafeye gidip absentini içmek için geçtiği yerdir diye düşünüyorum… Belli ki acınası haldeki bir apartmanda yaşadığını…
Parnet: Evet, şairler ve alkol…
Deleuze: … Fransa’nın en büyük şairlerinden birinin o caddeyi alt üst ettiğini… Harikulade… Evet, evet.
Parnet: Bar des Amis’de…
Deleuze: Şüphesiz!
Parnet: Evet, tüm şairler içinde daha da fazla alkolikler olduğunu biliyoruz… Tamam, güzel, alkol konusunu bitirdik…
Deleuze: Evet, “B”yi bitirdik.. Hızımızı almaya başladık…
Çeviren Mustafa Burak Arabacı
Çeviri Notları
1– Çalışmak/İş: Deleuze bu kelimeler olarak karşılıklandırdığım yerlerde faites ve travail diyor. Hem mesai, rutin anlamında çalışmayı; hem de bir şeyler üretmeyi –mesela kendi çalışmaları- kastediyor.
2 – Öngörücü: Deleuze burada voyant diyor. Voyant, örneğin Charles Baudelaire’e yakıştırılan, flanörlükten bahsedilmeye başladığı dönemlerde; gelecekte olacakları “bir şekilde” görebildiğine ya da aynı zamanda başkalarının göremediklerini gördüklerine kanaat edilmiş kişilere denir.
Views: 441
Devamı ne zaman gelecek bunun? Ah şurayı bir hatırlasak hatırlatsak , 🙂