“Vücudunun bir kısmı beyaz kumaşlarla örtülmüş, önünde bir meyve sepeti, başında meyve dallarından bir çelenk bulunur. Şarap içen genç bir erkek figürüdür. Yerdeki şişenin içindeki şarap detayı oldukça reel bir görünüm kazanmıştır. Zeminin bize yakınlığı bizi resmin içine çekmektedir. Arkada karanlık bir plan, önde beyaz vücutlu yarı giyinik estetik bir erkek figürü, masumluğun ve güvenin duruşu, insanı kendine çeken çekiciliğin, güzelliğin ve estetiğin resmi.”
Genel
Baküs, diğer adıyla Dionysos genelde bitki ve bereketi temsil etse de temelde şarap tanrısıdır; gençliğin ve güzelliğin tanrısı. Bağbozumu: Üzümlerin ekşilikten tatlılığa geçtiği son evre ve sonun tekrar başka bir tatla kendini var etmesi. Kırmızı ve beyaz rengin birbiriyle dans etmesi, üzümün üst üsteyken terlemesi ve suyunu akıtması, güzelliğin çirkinliğe meydan okuyuşu.
Genel-değil
Vücudunun bir kısmı beyaz kumaşlarla örtülmüş, önünde bir meyve sepeti, başında meyve dallarından bir çelenk bulunur. Şarap içen genç bir erkek figürüdür. Yerdeki şişenin içindeki şarap detayı oldukça reel bir görünüm kazanmıştır. Zeminin bize yakınlığı bizi resmin içine çekmektedir. Arkada karanlık bir plan, önde beyaz vücutlu yarı giyinik estetik bir erkek figürü, masumluğun ve güvenin duruşu, insanı kendine çeken çekiciliğin, güzelliğin ve estetiğin resmi.
Narin bir vücut dokusu ve aynı zamanda güçlü, hafif kaslı kolları, ince parmakları, yerdeki kumaş kıvrımları ve zeminin bütünlük kazanması, yerdeki meyve yapraklarının gölgesi, üslupsal yenilenmenin profesyonelliği, ışığın tek kaynaktan gelmesi, nesnelerin ve figür dokusunun sunumu; olayın doruk noktası ile ânın verilmesi Barok özelliklerinin bir yansımasıdır. Karşıt renklerin kullanımı Caravaggio ekolüdür.
Analiz
Bir semavi Tanrı değildir Caravaggio’nun Baccus’ü. Bir ilüzyon olan Tanrı figürünü yücelten gelenekçi sanatla alay eder Caravaggio. Ve gerçeğin ayrıntılarını özenle gösterir: Bir gövde. Bir ten. Gövde var’dır! İşte buradadır! Başka bir yerde değildir! Ve: kendini ve içindeki ruhu ya da ardındaki tini gizlemeyen bir beden.
Gömleğini çıkarmış, güzel bir Romalı genç, üstelik Akdenizli tip olduğunu bile görebilmekteyiz, masumiyetini de gizlememiş ve belki de bu nedenle yanakları biraz kızarmış. Duyarsız olmadığı belirgindir, duygusuz olmadığı da! Sustuğu halde ötekiyle (izleyiciyle) konuşmakta ve gizini iletmektedir: Cinselliğini haz olarak dışsallığına taşır, sunduğu hazdır, izleyici açısından inkâr edilemez bir erotik sunu belirgindir. Kendisini seven bir beden ve sevilmek isteyen.
Gerçektir: Çünkü dokunulandır ve dokunan. Erotik bir gövdenin üzerinde asma yapraklarıyla taçlandırılmış bir şarap tini, esrimenin ta kendisi! Bakışları, elinde tuttuğu kadehi yeniden doldurduğunu ele veriyor, ama belli: Henüz ikinci kadeh, daha fazla değil. Kendini konuşan bir bedendir bu ve kendini duyumsayan ve duyumsatan.
İçinde bir ruh ve bir tin beslediğini, bu iki görünmeyeni izleyiciye sunduğunu; kalçalarıyla bir kanepeye oturduğunu, bir eliyle tenini kıvrımlarla örten kumaşı bağlayan imliği çözmeye yöneldiğini, öteki eliyle kadehe dokunduğunu, kadehi renklendiren sıvının bir cennet içeceği olduğunu, cennetin realiteye bağlı bir imgelem ve imgenin bir evrensel tin olduğunu, tinin gövde üzerinden sanata dönüştüğünü, sanatın gövdenin ruhsal yansıması olduğunu ve Herşeyin Herşeyle içiçe olduğu resimlenen bir tanrıdır Baküs –gerçeğin tanrısı.
Henüz simulakrların gerçeklik olgusuna -ki bu olgunun kendisidir, varolandır, vardır- müdahale etmediği bir tinselliğin bedensel gerçekliği, semavileşmiş Hristiyan tinini tüm özelliklerinden arındırarak yere indiren gerçeklik. Cinsel iştah dürtüsünün bedene bürünerek gerçekleşmesidir –Baküs.
Nefise Uyanık ve H. İbrahim Türkdoğan
Views: 579