kahır
Bir uzunhava söylemek
gözlerimi dolduran
yüreğimden taşan üzünçlerle
ah ne de çabuk unutulursunuz
zindanda, dağlarda, ölümlerde
her akşamla gelen kahır
kimi sevindirebilir geceler boyu
su şırıltısı, çakal ulumaları
ayağının ucundan bir ürküyle kalkan keklik öbeği
yüreciğin boynunda şahdamarında atarken
soluksuz kalırsın
buz keser ellerin
yine de bir dinlenme yerine bir kuytuya varmanın dinginliği
avuç içinde iki elin çukuruna alınarak içilen sigara
gecede bir ateş topu bir portakal güneyde bir bahçeden
kimi sevindirir
göğsümü düğümleyen özlemler?
Aşk, sevda, sevi demişler adına
özgürlük demişler
dayanabilecek misin sabırla, kahırla, sızlanmadan
ve kimseyi kusurlamadan.
Adına çok şey demişler
iççekmesi, canistemesi, nefs ve hırs
atmışlar Kaf dağının ardına.
Sen boş ver söylenen uysallık çağrılarına
yaşam ne denli kısa ve bu sayede
değerli
her yerde, koşulda, anda akarak yaşa
yaşa, yaşa, yaşa!
Temmuz 1985
Views: 174