Ömer Hayyam – Bir Başka Doğu-Batı Karşılaşması – 5 – H. İbrahim Türkdoğan

0
1861

Öyküsel Bir Kronoloji

Ömer Hayyam’ın Hayatı ve Rubaileri

Ömer Hayyam (Omar-i, Omar-e, Umar Chaijam, Khay­yam, Khajjam, Xhajjam, Chajjam) 18.05.1048’de Nişapur’da doğar. Hayatı hakkında fazla bir şey bilmeyiz. Çocuk yaşlarda tüm bilim dallarında iyi bir eğitim aldığı bilinir. Öğrencilerine pek hoş davranmadığı ve sert bir öğretmen olduğu söylenir. Rubaileri çoğunlukla öğrencileri tarafından kaleme alınmıştır. Mesleğini yüceltmeyen bir filozof ve varoluşun sorunsallığını derinlikleriyle yaşayan bir şair için şiirlerini yayımlamanın pek de bir anlamı olmadığı anlaşılır bir durumdur. Şiirleri ancak ölümünden sonra büyük kitlelerce tanınır. Biraz buruk tadı olan Fars şarabı Hayyam’ın günlük alışkanlıklarından biridir. Şiirlerini hayranları ve en yakın dostları arasında okurdu. Misafirperver olduğu ziyaretçilerinin olağanüstü fazla sayısından belli olmaktadır: bilim adamları, filozoflar ve başkaları ona danışırlardı. Çağdaşları arasında bilgin bir kişi olarak itibar görürdü.

Hayyam, salt filozof değildi, aynı zamanda astronom ve fizikçiydi. Cebir, geometri ve metafizik üzerine çalışmaları vardır ve çağının en tanınmış ve en büyük matematikçilerinden biriydi.[1] Al-Isfahani, 1176/ 1177 yıllarında yazdığı “Kharidat al-Kasr” adlı çalışmasında, çağının eşsiz bir bilgini ve sözcüğün tam anlamıyla bir şöhret olduğunu kaydeder. Cebir dalında Hayyam’ın elde ettiği başarılara Batı bilimi daha onaltıncı yüzyılda ancak ulaşabildi (F. Rosen). Hayyam, tıp dalında da çalışmaktaydı. Hatta bilimsel çalışmaları, onun şair yanının uzun yıllar arka planda kalmasına neden oldu. Şair olarak şöhret kazanması çok sonraları gerçekleşti.

Hayyam, şüpheci-gizemci yaşam felsefesini basit epigramlarla dile getirmesini bilen alışılmadık orijinal bir şairdir. Gizemci bir matematikçi oluşuyla birçok insanda kolaylıkla kafa karışıklığına neden olabilmiştir. 1223/1224 yıllarında Al-Din’in kaleminden “Mir­sad al-Ibad” adında eski bir kaynak Hayyam’ı “bahtsız bir filozof, bir ateist ve materyalist” olarak adlandırır. Başka bir kaynak onu Avicen­na’nın (Ibni Sina) müridi gösterir. Kifti’ye göre Hayyam, Yunan biliminin taraflısıdır. Kimilerine göre iğneleyici bir karamsardır, kimilerine göre Epikürcü bir hedonisttir. Yeni eleştirmenlerden biri de (F. G. Jünger), Hayyam’a hem kaderci hem de özgür düşünen bir panteist, der.

Rubailerini Farsça yazan Hayyam, bilimsel çalışmalarını esas olarak Arapça kaleme almıştır; o dönemlerde Fars sınırlarında Arapça resmi dildi.

Hayyam’ın İngilizce çevirmeni ve aynı zamanda şair Edward Fitzgerald, Batı dünyasına Hayyam’ın dörtlüklerini 1859 yılında tanıtan ilk kişidir. Hayyam’ın rubaileri dünyada en çok iz bırakan oryantal eserdir. Rubailerinin yayımlanmasıyla Doğu’nun Batı’da tanınmış en meşhur şairi oldu Hayyam. Fitzgerald’ın çevirisi “Rubáiyát of Omar Khayyám” Anglosakson dünyasında İncil’den sonra en çok okunan kitap olmuştur.

Hayyam, din ve bilim üzerine kurulu dogmatik düşünceleri bilimsel çalışmalarında da eleştirir. Cebir üzerine kaleme aldığı eserinin önsözünde kimi çağdaşlarının kötü niyetli, entrikacı ve ikiyüzlü davranışlarına dikkat çekerek şöyle der: “Günümüzde bilge olarak adlandırılanların büyük çoğunluğu yalan söyleyerek hakikati gizlerler ve salt görünürde bir bilgelikten öteye geçememektedirler; bilgilerini sadece maddi ve düşük amaçlar için kullanmaktadırlar. Ve onlar, uğraşını ve sevgisini gerçekten hakikate ve hakiki olana adayan ve kuruntu ve yalanı kendinden uzak tutan, sahte görünüşten ve göz boyamacılığından kaçınan biriyle karşılaştıklarında, o zaman ona hor bakarlar.”[2]

İslam dünyasında şarap genel anlamıyla sufizm denilen İslam gizemciliği düşüncesinde Tanrıya coşkuyla yükselmenin bir eğretilemesi olarak bilinir. Hayyam’ın sufizmle hiçbir ilgisi olmadığı apaçık ortadadır, hatta bu akıma karşı şiirler yazdığı bilinir. Hayyam’la sufistler arasında bir bağ kurmak bana pek mümkün gelmiyor. Diğer taraftan şarabı sadece sufizm bağlamında düşünmek yanlıştır elbette. Hayyam’daki şarap sembolü özgür düşünme ve özgür çalışmanın yanı sıra ermişliği de içerir.

Hayyam’ın çeşitli kentlerde yaşadığı bilinmektedir: örneğin Balkh, Merw, Bağdat ve Nişapur.

Nizami-yi Arudi’nin “Cahar Makala” adlı (1156) eserinde Hayyam’la 1112/1113’ de Balkh’ta karşılaştığı kayıtlıdır. 

Baihaki, Hayyam’ın, karşıtı ve İslam teoloğu Al Gazali’yle 1091/1092 yıllarında Nişapur’da karşılaştığını kaydeder.

Hayyam, 1095’te Mekke’ye Hacca gider (“başına gelebilecek tüm belalardan kaçınmak için bu hac yolculuğuna katlanmıştır.” F. Rosen). Hayyam’ın bilimsel çalışmalarını destekleyen Melikşah ve Nizam el Mülk’ün öldürülmeleriyle ülke savaşa girer. Bu durumda özellikle bilimin bir temsilcisi olarak bilinen Hayyam’ın yaşamı dönemin Ortodoks-İslam kesimlerince tehlikeye girer. Hayyam için inşa edilen gözlemevi imha edilir. Böyle bir ortamda Hayyam’ın hac gibi sıkıcı bir yolculuğa gitmekten başka bir alternatifi kalmamıştır.

Hayyam (4.12.?) 1131’de Nişapur’da ölür.

Felsefi Risaleleri

Hayyam’ın ikinci biyografı Baihaki, 1169 yılında Hayyam’ın üç risalesinden söz eder. Tam olarak beş felsefi risalesi mevcuttur.

1) Varlık ve Vazife Üzerine (Risalat al-Kawn wa ’l-Taklif, 1080). Bu risale kâfirlikle suçlanan Hayyam’ı kurtarmak isteyen yargıç ve imam Abu Nasr’ın ricası üzerine yazılmıştır.

2) Üç Soruya Yanıt: Alemde Zıtlığın Zorunluğu, Determinizm ve Süreklilik:
Yargıç ilk risaleyi kabul etmesine karşın, Hayyam’a dinle ilgili daha derin ve detaylı sorular yöneltmiştir, bunun üzerine Hayyam bu makaleyi kaleme almıştır.

3) Al Diya al-akli fi maw­du al-ilm al-kulli (Das Licht der Intelligenz als Subjekt universalen Wissens / Evrensel Bilgi Öznesi Olarak Zekâ Işığı)

4) Varoluş Üzerine Risale (Risalat al-Wudjud).

5) Metafizik Üzerine Risale (Farsça yazılmıştır).  (Dar ’Ilm-i Kulliyat) Paris’te, Londra’da ve Tahran’da mevcuttur. Arthur Christensen bu risaleden çeşitli bölümler çevirmiştir: Un traite de métaphysique de Omar Khayyam, in MO, 1, 1-16, 1908.

Doğabilimsel Risaleleri

1) Cebir Üzerine Risale “Fil Beraahin a la Mesaail-el-Cebr vel Mukabele”. Semerkant’ta yazılmış. Yargıç Abu Tahir’e ithaf etmiştir. Bu el yazması Leiden’de, Paris’te, Kahire’de, Londra’da ve Vatikan’da mevcuttur. Bu makale F. Woepcke tarafından 1851 yılında Fransızcaya aktarılmıştır: “L’ Algèbre d’Omar Al Hayyami”. Ayrıca Rusça, Farsça ve İngilizce çevirileri mevcuttur.

2) Aritmetik üzerine bir risalesi “Mushkilat al hisap” (Difficult Pro­blems of Arithmatik) kaybolmuştur.

3) Risala fi taksim rub’ al-da’ira (Treatise on the division of a quadrant of a circle / Çemberin Çeyreğinin Bölünmesi Üzerine İnceleme)

4) Fizik Üzerine Risale  (Mukhtasar fi ’l-Tabiiyat). 

5) Öklit’in paralel postülası üzerine yaptığı incelemesinin giriş yazısı (Musadarat, 1077) G. Jakob ve E. Wiedemann tarafından Almancaya çevrilmiştir (Leiden). Ayrıca Rusça ve İngilizce çevirileri de mevcuttur.

Diğer Risaleleri

Hayyam, mekanik,  coğrafya ve müzik üzerine çeşitli makaleler de kaleme almıştır.

Altın ve gümüş içeren nesnelerde altın ve gümüş miktarının hesaplanması ile ilgili bir risalesini F. Rosen, Almancaya çevirip “Zeitschrift der Deutschen Morgenländischen Gesellschaft” adlı dergide yayımlamıştır. (Yıl 1925, sayı 79). Hayyam, bu makalesine “Bilgeliğin Dengesi” (Mizan al-hikam) adını vermiştir. Hayyam’ın müzik üzerine yazdığı bir risale ise (Sharh al-mushkil min kitab al-musika) kaybolmuştur ama adı Hayyam’ın geometri üzerine yazdığı makalelerinden birinde geçer.

Nevruzname

Hayyam, Alp Arslan’ın oğlu Melikşah (Bağdat’ta iktidarda olduğu dönem 1072-1092) ve veziri Nizam el Mülk (Bağdat, Nişapur ve Mulk’ta üniversiteler kurdu) tarafından 1074 yılında Takvim reformuyla görevlendirilir; bu çalışmasını Hayyam 1079’da başarıyla sonuçlandırır. Bu projeye ’l-Muzaffar Asfizari ve Maimun b. Nadjib Wasiti gibi bilginler de katılmıştır. Hayyam astronomik çalışmalarının bir kısmını Melikşah’a ithaf etmiştir (Zidj Malik Shahi).

Bu çalışmanın bir kısmı İsmaililer’in imza taşımayan bir el yazısında mevcuttur, Paris Ulusal Kütüphanesinde bulunmaktadır. Bu el yazısının Rusça çevirisi de mevcuttur.

“Nawruz-nama” adlı risalesi Friedrich Rosen tarafından 1929’da Fars’ta bulunmuştur. Hayyam’ın bu makaleyi yazmasındaki neden Melikşah’ın yerine geçenleri gözlemevinin bilimsel ve ekonomik açıdan gerekli olduğunu kanıtlamak istemesindendir.

* * *


[1] G. Sarton, Introduction to the History of Science, Washington 1927.

[2] Rosen, a.g.e., s. 49.

Kaynakça:

Kindlers Neues Literatur Lexikon, Band 12, 1996.

Friedrich Rosen: Die Sinnsprüche Omars des Zeltmachers, Insel Verlag 1998.

Encyclopaedia of Islam. X. Band. Leiden/Brill, 2000, Netherland.

Enzyklopaedie des Islam. Band 3, Otto Harrosowitz, 1936. Leiden/Leipzig.

C. Brockelmann: GAL (Geschichte der Arabischen Literatur) Supplement 1, Leiden, 1937

Views: 129

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz